Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi Başkanı Marc Cools, Eş Raportör Bryony Rudkin ve beraberindeki heyet, Van’da belediye Eşbaşkanlarını ziyaret etti. Aynı zamanda Kongre asil üyesi olan Van Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Abdullah Zeydan ve Eşbaşkan Neslihan Şedal, ilçe belediye Eşbaşkanları ve meclis üyeleriyle görüşen heyet, özellikle kayyım atamaları konusunda daha fazla çaba sahibi olacaklarını söyledi.

SERHAT NEWS – Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Kongresi Başkanı Marc Cools, Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın Türkiye’deki uygulamalarını değerlendiren Eş Raportör Bryony Rudkin ve beraberindeki heyet, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Genel Merkezi’ni ziyaretinin ardından Van’a geçti.

Van Barosu toplantı salonunda Van’da bulunan belediye Eşbaşkanları ile bir araya gelen heyetin görüşmesine Büyükşehir Belediye Eşbaşkanları Neslihan Şedal ve Abdullah Zeydan, kayyım gaspıyla el konulan Bahçesaray Belediye Eşbaşkanları Nebahat Benek ve Ayvaz Hazır, Gevaş Belediye Eşbaşkanı Kübra Aktı, Çınar Belediye Eşbaşkan Yardımcısı ve aynı zamanda Kongre yedek üyesi olan Kader Uzun, Büyükşehir Belediye Meclis Başkanı Tuncer Sağınç ve Meclis üyeleri katıldı.

Telafi ziyareti

Toplantının açılışında konuşan Kongre Başkanı Marc Cools, geçtiğimiz aylarda Türkiye’ye yaptıkları ziyaretten söz ederek, o süreçte Van Eşbaşkanlarını görememenin üzüntüsünü yaşadıklarını, bunu telafi etmek amacıyla böylesi bir ziyaret gerçekleştirdiklerini söyledi.

Marc Cools’un gündeminde belediyelere atanan kayyımlar vardı. Belediye başkanları ve diğer seçilmişlerin tutuklanması hukuka uygun olmadığını vurgulayan Cools, “Belediye eşbaşkanlarının cezaevine atılmaları ancak kesinleşmiş yargı kararları üzerine olur. Öyle olması halinde de yerine meclis üyesi seçilmelidir” dedi.

‘Kongre üyelerinin de görevden uzaklaştırılması endişe verici’

Kongre Başkanı olarak Venedik Komisyonu’ndan bir rapor hazırlamasını talep ettiğini ifade eden Cools, “Özellikle tutukluluk süresinin ne kadar olması gerektiği konusunda görüş istedim. Bu sabah görüştüğümüz DEM Parti Milletvekili Hüseyin Olan’ın durumu benzerdir. Kongremizin üyesi Leyla Güven de hüküm olmaksızın 5 yıl cezaevinde tutuldu.

Bu düşünceler çerçevesinde sizlerin değerlendirmelerini dinlemek isteriz. Giderek sizin gibi kongre üyesi olan kişilerin görevden uzaklaştırıldığını görüyoruz. Bu da endişe verici bir durum” diye konuştu.

CHP’li belediye başkanlarına yönelik daha çok yolsuzluk üzerine soruşturma yürütüldüğünü belirten Cools, ancak DEM Partili belediyelere yöneltilen terör suçlamasıyla kayyıma zemin hazırlandığını söyledi. Cools, Türkiye’de yürütülen barış görüşmeleri ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısı sonrası başlayan sürecin olumlu olduğunu, bunun yerel yönetimlere de olumlu yansıması gerektiğini sözlerine ekledi.

Demokrasi için kadın özgürlükçü paradigma

Daha sonra söz alan Eşbaşkan Neslihan Şedal, Kürt meselesinin çözümsüzlüğü nedeniyle uzun zamandır ciddi manada sorunlar yaşadıklarını belirterek, “Aslında hayata geçirmek istediğimiz paradigma tüm halkların bir arada yaşadığı, demokratik, ekolojik kadın özgürlükçü bir paradigmadır. Yaşadığımız ülkede demokrasi adına hiçbir ilkenin uygulanmaması nedeniyle bizler bu işin demokrasi boyutunu ciddi manada önemsiyoruz. Bunu da herkesin kendi diliyle, inancıyla, görüş ve düşünceleriyle var olması gerektiği için önemsiyoruz. Demokratik bir yönetimin oluşabilmesi için kadın özgürlükçü paradigmanın hayata geçmesi gerekiyor” dedi.

Eşbaşkanlık sisteminin önemi

Erkek egemen sistemde kadınların temsiliyetinin önemsenmediğini vurgulayan Şedal, şöyle devam etti: “DEM Parti olarak siyaset alanında ve yerel yönetimlerde kadınların varlığının artmasıyla demokratik bir sistemin oluşabileceğine inanıyoruz. Bizim kadın mücadelemizi büyüttüğümüz temel bir şiarımız var; kadın özgürleşmeden toplum özgürleşemez. Bu söylem etrafında sistemimizi kurguluyoruz. Eşbaşkanlık sistemimiz yerelde demokrasinin daha işlevsel hale gelmesini sağlıyor. Yaşadığımız kentte ve birçok yerde olduğu gibi, giderek büyüyen bir kadın kırımı var, kadına yönelik şiddet var, bir ekokırım var. Ayrıca ciddi bir göç sorunu var. Bunların yarattığı yoksulluk kente bir bütünen hakim. Bizlerin yerel yönetim paradigmamız çerçevesinde bu sorunlara karşı çalışmalar hayata geçirmeye çalışıyoruz ve bu çalışmaları ‘halkçı ve toplumcu belediyecilik’ adı altında ele alıyoruz.”

‘Demokratik modelimizi dünya halklarıyla da paylaşmak istiyoruz’

Ancak üç dönemdir halkın iradesinin yok sayılması, yani kayyım uygulamalarının bahsettikleri sorunların derinleşmesinde çok etkili olduğunu belirten Şedal, “Ülkenin en büyük sorunu demokrasi sorunu ve bu sorunun yarattığı antidemokratik kayyım atamaları bu sorunları derinleştirip içinden çıkılmaz hale getiriyor. Herkes için adaleti, eşitliği, demokrasiyi savunan modelimizi dünya halklarıyla paylaşmak istiyoruz. Ancak hukuksuzluklar nedeniyle bunu yapamıyoruz. Bizler demokrasinin ilkelerine sıkıca bağlıyız. İnanıyoruz ki, delegasyonununuz da bu ilkeleri önemseyen bir noktadan yaklaşarak, yaşanan problem daha iyi görmüş olur” diye konuştu.

‘Avrupa yeterince ses yükseltmedi’

Ardından Eşbaşkan Abdullah Zeydan söz aldı. Van’ın yüzyıllar boyunca birçok medeniyete beşiklik etmiş bir kent olduğunu ifade eden Zeydan, “Bizler de bu çok kimlikli yaşam felsefesini hayata geçirmek için bu göreve talip olduk. Ülkede uzun zamandır antidemokratik adaletsiz uygulamalarla karşı karşıyayız. Buna karşı Avrupa Konseyi’nin itirazlarını biliyoruz, bunun için teşekkür ediyoruz. Uzun zamandır Kürtler üzerinde yürütülen hukuksuzluk aslında toplumun diğer kesimlerine de yöneltmesi, Avrupa kamuoyunun Türkiye’de yaşananlara karşı yeterince ses yükseltmemesinden kaynaklandığını düşünüyoruz” dedi.

‘AKP baş edemediği halkın iradesine kumpas kuruyor’

Savundukları demokratik kriterlerin sadece Türkiye halklarına değil, Avrupa’ya da kazandıracağını kaydeden Zeydan, şunları söyledi: “Bizler her zaman sivil siyaseti savunan bir parti olduk. AKP her ne kadar kayyım gasplarıyla seçmen iradesini demokrasiden uzaklaştırma çabası içerisine girse de bizler ısrarla demokratik siyaset kanallarını zorlamayı sürdürüyoruz. Bugün eğer Türkiye’de bir barış ihtimali varsa bu bizim ödediğimiz bedellere rağmen demokratik siyaset ısrarımızdan vazgeçmememiz nedeniyledir. Tüm baskılara, kayyım atamalarına rağmen Van’da 14 belediyenin 14’ünü de partimiz kazanmıştır. AKP sandıkta baş edemediği halkla hukuk kumpaslarıyla başa çıkmaya çalışıyor. En son bana verilen cezada AİHM Türkiye’yi mahkûm etmişti. İktidarın emriyle Kürt siyasetçileri tutukladığı mahkeme tarafından yapılan bir belirlemeydi. AİHM kararlarının uygulanması konusunda Konsey tarafından yeterli baskı yapılmış olsaydı ne Eş Genel Başkanlarımız Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş, ne de belediye Eşbaşkanları ve Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması gerçekleşmezdi.”

‘Öcalan’ın çağrısı için avrupa daha fazla çaba sahibi olsun’

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta çok önemli bir çağrıda bulunduğuna vurgu yapan Zeydan, şöyle devam etti: “Sayın Öcalan’ın çağrısı sonrası hareketi buna olumlu cevap verdi. Kürt halkı da milyonlarla Newroz alanlarına çıkarak bu çağrıyı sahiplendi. Aynı zamanda barış isteyen tüm kesimler çağrıyı sahiplendi. Bu tarihi çağrı herkese birlikte kazandıracak bir çağrıdır. Biz bu çağrının sonuna kadar yanında ve destekçisiyiz. Yerel yönetimleri, demokrasiyi, güçlendirecek bu çağrıya Avrupa’nın da destek verdiğini biliyoruz ancak AKP hükümetinin adım atması için daha fazla çaba sahibi olmalarını istiyoruz.”

Eşbaşkanlar daha sonra belediyede 10 aylık süreçte çalışmaları hakkında heyete bilgilendirmede bulunurken, kayyım sonrası yaşanan tahribatları da bir bir dile getirdi. Ayrıca delegasyona kayyım sürecini de anlatan kapsamlı bir rapor da sunuldu.

Toplantının sonunda Eşbaşkanlar delegasyon üyelerine birer Van kilimi hediye etti.