Feyzi Çelik yazdı: Erdoğan iktidarının sonu mu?

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Erdoğan 14 Mayıs için dönüm noktası diyor. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu darbe, Hukuk politik başkanı Uçum konuyu Türkiye’nin bağımsızlığına kadar götürebiliyor. Erdoğan’ın iki kişi hariç tam kadro olarak kabinesini sahaya sürmesi, ‘kestirmeden’ kamu imkanlarını seçim için devreye sokmasıdır. O yüzden sonuç almayı parti yarışlarına bırakmak istemiyor. AKP, Cumhur İttifakı’nın seçim aracı haline gelmiş. Meşruiyeti zorla rıza devşirme üzerine kurulu olan Erdoğan ne yaparsa yapsın bu seçimi de kaybedecek gibi görünüyor ve bunu da adeta kabul etmiş gibi bir görüntü çiziyor.

Başlangıçta Erdoğan’ın iki temel beklenti ve çabası vardı. Birincisi İyi Parti’yi Cumhur ittifakından koparmak, ikincisi HDP’yi kapatmak ya da tehdit ve benzeri yollarla CB seçimlerinde Millet İttifakına zarar verebilecek konuma getirmekti. HDP, YSP formülü ile bu olasılığı boşa çıkardı. Kendi CB adayını çıkarmamakla yetinmedi, Kılıçdaroğlu’na destek vereceklerini deklare etti. Akşener’in Millet İttifakından ayrıldığını söylemesi Erdoğan için büyük bir umut olduysa da Erdoğan’ın işine gelecek bu tutum İyi Parti içinde tepki ile karşılandı. On binlerce üyesi istifa etmesine rağmen Millet ittifakını oluşturan partiler ittifaka devam edecekleri iradesini ortaya koyarak Kılıçdaroğlu’nun CB adaylığı konusunda uzlaşma sağladılar. Meral Akşener’in bu tutumu bir süreliğine ittifaka zarar verdiyse de ittifak açısından işler yoluna girdi. Ağıralioğlu gibi kişiler Kılıçdaroğlu ve HDP’nin olası desteğine karşı çıkışlar partide karşılık bulmadı.

Beklentiler yerini bulmadı…

Erdoğan’ın, Muharrem İnce ve Sinan Oğan faktörleri ile muhalefetin tek aday formülünü boşa çıkaracağı formülü de giderek zayıfladı. Erdoğan ve çevresi ilk turda seçimleri kaybedeceklerini biliyorlar, bunu önlemek için her yolu denediler. İyi Parti ve Akşener’i masayı terk etmesini sağlamak bu oyunun esas bir planı olmasına rağmen bazı olumsuzluğa neden olsa da seçimlere doğru Akşener’in “Bir oy Kemal’e bir oy Meral’e” sloganı toplumda bir karşılık buldu. Erdoğan’ın İyi Parti ile HDP’yi karşıt kutuplara taşıtma planı işlemedi.

İstanbul ve Ankara Belediye başkanları ile Millet İttifakı’nı oluşturan liderlerin CB başkan yardımcıları olmalarının “istikrarsızlık yaratacağı” argümanı da işlemiyor artık. Altılı masa ile Kılıçdaroğlu arasında oluşan güven ilişkisinin toplumda bir karşılık bulduğu iktidar çevresi tarafından da anlaşılmış durumdadır. Erdoğan’ın muhalefetin “zayıf yanları” olarak görüp saldırdığı yanlar bir anda muhalefetin güçlü yanları haline geliyor. Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’nu küçük göstermek için söylemiş olduğu “Bay Kemal” sözünü Kılıçdaroğlu kendisi için temel bir slogan haline getirdi. Zoraki olarak “Bay bay Kemal” şekline sokuşu “Bay bay Erdoğan” şeklinde anlaşılmaya başlandı.

Süreç değişiyor

Seçimlere az bir süre kala Erdoğan’ın şu sarf ettiği, “Kandil’in desteğiyle bu ülkede Cumhurbaşkanı olacak. Benim milletim Kandil’den aldığı destekle Cumhurbaşkanı olana bu ülkeyi teslim etmez” sözleri açık bir tehdit içerse de “seçimleri kaybetsem de iktidarı bırakmayacağım” anlamına geliyor. Benzer cümleleri 2019 Belediye seçimleri öncesinde HDP’nin Belediyeleri kazanması halinde belediyeleri teslim etmeyeceklerini söylemiş, kısa bir süre içinde bütün HDP’li belediye başkan ve meclisleri yerine kayyumlar atamıştı. Tabi ki bunda CHP’nin HDP’ye gerekli desteği vermeyişi de etkili olmuştu. Ancak durum 2019’den oldukça farklıdır. Erdoğan’ın HDP’yi işlevsizleştirme çabası başarılı olmadı. Belediyelere kayyum ataması HDP’ye olan halk desteğini azaltmadı. CHP ve muhalefetin yetmezliğine rağmen desteğini ısrarla sürdürdü. Ekonomik kriz giderek derinleşti, serbest piyasanın kuralları rafa kaldırılarak döviz ve bazı emtia değerleri üzerinde baskı oluşturmak da sorunlara çözüm getirmiyor. Bu konuda Erdoğan’ın Mehmet Şimşek’le ilgili atağı Batı’ya yönelik atılmış bir yem gibi görüldü. Mehmet Şimşek bu teklifi kabul etmedi.

Ekonomi, faiz, döviz dokunanın elinde patlıyor

Erdoğan her şeyden önce kendi içindeki “rıza devşirme” sürecini kaybetti. Soylu, Bahçeli, Uçum, Altun gibi kişiliklerin bir AKP tabanında karşılıkları eskisi gibi değil. Erdoğan’a tutunarak var olma çabaları giderek Erdoğan’a zarar vermeye başladı. Bu da Erdoğan’ın kaybetse iktidarı bırakmaz argümanının da işlevsiz geldiğini gösteriyor. Kaybeden Erdoğan elbette iktidarı teslim edecek ancak bir kenara çekilecek biri olmadığını da görmek gerekiyor.

Erdoğan, en kritik üst düzey bürokraside belirli olsa da diğer alt katlardaki kadrolaşma, kripto düzeyinde olanlar da düşünüldüğünde bürokrasi içindeki etkisinin devam olasılığı yeni iktidar için bubi tuzakları olarak görülebilir. Ekonomi faiz ve döviz üzerindeki baskı öyle bir hale gelmiş ki dokunanın elinde patlayabilir. Beşli çete denilen inşaat şirketleriyle yapılmış ve uluslararası tahkime tabi kılınmış köprü, şehir hastanelerin işletilmesi

Rusya ile yapılmış bulunan Nükleer enerji anlaşmaları, Suriye’den iltihak edilen toprakların barındırdığı sorunlar, AKP ile iş tutan radikal İslamcı militanların Türkiye içindeki konumlanışları patlamaya hazır bomba gibidir.

Muhafız gücü gibi örgütlenmiş başta SADAT olmak üzere oluşturulan güvenlik aygıtları, kayıtsız kişi ve silahlarla “derin yapılar” yeni iktidarı işlemez duruma getirebilir. Bu nedenle Sicilyalı İbn-i Zafer’in 12. yüzyılda söylediği, “Bir habbe kuvvete karşı koymak için dağlar kadar kurnazlığa ihtiyaç vardır” sözünü akıldan çıkarmamak, CB Adayı Kılıçdaroğlu üzerinde oluşan mutabakatın seçim kazanıldıktan sonrasında da devam etmesi gerekiyor. Aksi durumda evin bir yerinde saklanan tilki ortaya çıkabilir.

Serhat News

Tepki Ver | Tepki verilmemiş
0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
Feyzi Çelik yazdı: Erdoğan iktidarının sonu mu?

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir