Oktay Candemir yazdı: Kul Hakkı

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Haşmetli kayyumun toplam maaşının 150 bin TL olduğunu ve bunun da çok yüksek bir rakam olduğunu söyleyerek eleştirdim.

Aynı haberi 2022 yılının Şubat ayında da yazmıştım. O zaman kaymakam-kayyumun maaşının toplamda 75 bin olduğunu yazdım. O zaman hiç tepki göstermedi, itiraz dahi etmedi.

Aradan bir yıl geçtikten sonra geçtiğimiz Mart ayında maaşının 150 bin olduğunu yazdım. Adam kendi maaşına yüzde 100 zam yapmış.

Yüce Devletlumuz Kayyum haberi yalanlamadı ama çok sinirlendi ve hemen twitterdan yazdı: “ Terör örgütü artıkları yargı önünde hesap verecek”

Bunu söyleyen kayyum geçen yıl yaptığım haberden sonra aracılar vasıtasıyla; “ Gelsin bir çay içelim, birde benden dinlesin” teklifinde bulunmuştu. Sormazlar mı, madem örgüt artığıyım neden görüşmek istedin?

Yediği önünde, yemediği arkasında Haşmetli kayyum Bey, konuyu yargıya taşıdı. Telefon açtılar, emniyete gelin ifadenizi alacağız. Ê davete icabet etmezsek olmaz tabi. Avukatım Fırat Yakan ile beraber az gittik, uz gittik, dere tepe düz gittik ve sonunda karakola ulaştık.

Suçumu önüme koydular.

“Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yaymak (TCK 217/A)”

Sanırsın 12 Eylül darbe bildirisi. Kayyumun maaşını değil de, devletin sırlarını açıklamış gibi hissettim kendimi. Allah’tan kayyum beyin altında ki Volvo marka arabayı yazmamışım, o zaman suçlama şöyle olurdu: “ Millî birlik ve beraberliğimizi bozmak, muhtemel bir iç savaş ve kardeş kavgası çıkarmak, devlet otoritesini ve varlığını tehdit etmek ve demokratik düzenin işlemesine mâni olmak.”

Ver mehteri! Ceddin deden, neslin baban, ey kahraman Türk milleti, orduların pek çok yaman… Bu marşı her dinlediğimde aklıma hep Messi geliyor, ‘Neslin baban’ diye geçen kısmını ben yıllarca Messi baban diye anlardım. Sonradan fark ettim, Messi değil neslin diyormuş.

Olmayan iç ve dış güvenliği bozmuşum, olmayan kamu barışını bozmuşum. Sen ülkeyi 21 yıl yönet, bunların hepsini boz, sonra ihaleyi bana bırak.

Kayyum-Kaymakamın 150 bin TL olan maaşını yazdığım için devletin bekasını, milletin bölünmez bütünlüğünü, birlik ve beraberliğimizi ben bozmuşum. Osmanlı zamanı olsa tiz kellemiz giderdi.

Ticari İslamcılar 20 yıl önce ağızlarından düşürmedikleri ‘Kul hakkı’ tanımını şimdi işlerine gelmediği için bize unutturmaya çalışıyorlar ama biz Qelqeli çocuğuyuz, unutmayız!

Siz son yıllarda etrafınızda hiç ‘Kul hakkı haramdır’ diyen bir İslamcı görüyor musunuz? Eskiden her yerde onlar vardı, kafamızın etini yerlerdi diye diye.

Siyasallaştırılmış İslamcı gelenek eskiden şerbet içer şükür ederdi, ama iktidar o kadar bozdu ki; kul hakkı yediler ama bir türlü doymak bilmediler. Üstüne ömrümüzü de yediler. Hem bu dünyada hem diğer tarafta bunun hesabını verecekler. Öyle ‘Terör örgütü artıkları’ gibi ‘Vatan-millet-Sakarya, Afyon, Karahisar, Dumlupınar’ edebiyatıyla bindiğiniz Volvo marka araçları, aldığınız o kadar maaşı kamufle edemezsiniz.

Size bir kayyum hikâyesi anlatayım, bu gerçekten yaşanmış bir olay. Yemin ederim ama ispat edemem. Vaktiyle Van’da bir kayyum belediye bütçesinden bir siyasi parti ve onların derneklerine bütçe ayrılmasını istemiş. Dernekler, Parti kadın kolları falan bu örtüsüz ödenekten faydalanmaya başlamış. Kayyum bir gün bakmış, nelere harcama yapılmış diye… İçinde bolca Güllaç ve prezervatif var, başka da bir şey yok. Şaşırmış kalmış, çağırmış muhasebecisini demiş ki: “Yahu bunlar ortaya çıkarsa biz rezil oluruz. Ben gavat mıyım? Bunları cebimden ödeyeceğim, bir daha da bunlara para mara vermeyin.”

Böylelikle resmi gavat olmaktan kurtulmuş ama elden gavat olmuş. Tamam, alın çalın demiş ama bari usturuplu çalın demiş, o kadar da değil diyerek avantalarını kesmiş. Kıyameti koparmışlar, ne yapmışlar, ne etmişler kayyumu 6 ay içinde başka diyarlara gönderivermişler.

Allah, sizi Diyarbakırlı Muhammed Yakut’un diline düşürmesin. Malum küfür konusunda çok mahirdir kendileri.

Fıkra gibi ama bizim memleketimiz böyle. Kolpaçino filminde Ganyotçu’nun dediği gibi “Nasıl bir tarikata denk geldik”… Bu tarikat ayininin bitmesi için 4 gözle 14 Mayıs’ı bekliyoruz.

EDİTÖR NOTU: *Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Serhat News’in editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Serhat News

Tepki Ver | Tepki verilmemiş
0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
Oktay Candemir yazdı: Kul Hakkı

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir