Van’ın Saray ilçesinde askerlerin açtığı ateş sonucu yaşamını yitiren Seyithan Durdu’nun ölümüne dair açılan davanın ilk duruşması Van 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya sanık er Y.A., Durdu ailesi, avukatları, Van ve Muş Baroları, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) ve Van Barosu Başkanı Sinan Özaraz katıldı.

SERHAT NEWS –  Baroların davaya katılma talepleri mahkeme tarafından reddedildi. Sanık asker Y.A., olay günü üç atlı şahsı uyardığını, havaya ateş açtığını, bölgede sis ve kar nedeniyle görüş mesafesinin az olduğunu iddia etti. Ancak savunmasında sarf ettiği “Kürtçe konuşsa bile bir vatandaşın ölümüne üzüldüm” sözleri salonda tepkilere neden oldu. Y.A., ayrıca kollukta verdiği ilk ifadenin yanlış olduğunu ve buna “Van Barosu’na güvenmediği” için böyle davrandığını öne sürdü.

Mahkeme başkanı, sanığın olayla ilgili tutanak tutmamasını ve telefon kayıtlarını silmesini sorguladı. Y.A., sınırda sürekli ateş edildiğini ve kayıt tutulmadığını söylerken, kişisel yazışmalarını da günlük olarak sildiğini savundu. Tanık askerlerin de ifadelerinde çelişkiler dikkat çekti. Savcılığın olay günü gözaltı kararı verdiği üç askerin gözaltına alınmadığı da duruşmada ortaya çıktı. Bir asker, olay sonrası diğer askerlerle toplantı yaparak savunma konusunda konuşulduğunu itiraf ederken, bir diğeri bunu reddetti.

“Bilerek öldürdüler”

Seyithan Durdu’nun eşi Nejla Durdu, Kürtçe yaptığı konuşmada eşinin bilinçli şekilde hedef alındığını söyleyerek, “Evimiz sınır karakolu tarafından sürekli gözetleniyor. Eşimin ne yaptığını herkesten iyi biliyorlardı. Bilerek, isteyerek ve takip ederek öldürdüler” dedi.

Durdu’nun kardeşi Zübeyit Durdu da, “Askerler isterse gözaltına alırdı, dur ikazını duymadık, sonrasında baskı gördüm” ifadelerini kullandı. Yeğeni Şivan Durdu ise, amcasının hedef alınarak vurulduğunu, askerlerin yardım çağrılarına yanıt vermediğini aktardı.

Avukatlardan tutuklama talebi

Van Baro Başkanı Sinan Özaraz, askerlerin “delil karartma, çelişkili ifade” gibi ciddi hukuksuzluklara imza attığını vurguladı. Tüm avukatlar sanıkların tutuklanmasını talep etti. Ancak mahkeme heyeti bu talepleri reddederek yalnızca adli kontrolün devamına karar verdi. Olay yerinde keşif yapılmasına ve kamera kayıtlarının incelenmesine karar verilirken, duruşma 25 Eylül 2025 tarihine ertelendi.