Van’da sadece bir çocuk nöroloji uzmanı bulunuyor. Çevre illerden gelen hastalarla birlikte, tek bir doktor milyonlarca insanın yükünü omuzlamaya çalışıyor. Aileler ise aylar sonrasına verilen randevular nedeniyle büyük mağduriyet yaşıyor.
SERHAT NEWS – Van, Doğu Anadolu’nun en büyük kentlerinden biri. Yaklaşık 1,5 milyonluk nüfusuyla yalnızca bölgesel değil, çevre iller için de önemli bir sağlık merkezi. Ancak şehirde çocuk nörolojisi alanında yaşanan kriz, sağlık sistemindeki yapısal sorunları bir kez daha gözler önüne seriyor. Van’da yalnızca bir çocuk nöroloji uzmanının bulunması, sadece kent halkını değil, Hakkâri, Bitlis, Ağrı gibi çevre illerden gelen binlerce hastayı da etkiliyor.
Randevu için aylarca bekleniyor
Epilepsi, serebral palsi, otizm ve gelişimsel bozukluklar gibi ciddi sağlık sorunlarıyla ilgilenen çocuk nörolojisi, özel uzmanlık gerektiren bir alan. Ancak Van’da bu hizmeti sağlayabilecek yalnızca bir uzman olması, hastane önlerinde uzun bekleyişlere, aylar sonrasına verilen randevulara ve hastaların çaresizliğine yol açıyor. Aileler çözümü başka illere gitmekte arıyor; bu da hem maddi hem manevi bir yük anlamına geliyor.
Sadece Van değil, tüm bölge mağdur
Van’daki doktor eksikliği, sadece kentin değil, tüm bölgenin ortak problemi. Çocuklarını muayene ettirmek isteyen aileler, komşu illerden Van’a akın ediyor. Ancak bu yoğunluk, randevu sürelerini daha da uzatırken, mevcut hekimin iş yükünü katlanılamaz bir noktaya getiriyor. Tek bir uzmanın tüm bu yükü omuzlaması ne adil ne de sürdürülebilir.
Sağlıkta bölgesel eşitsizlik
Batı illerinde aynı branşta birden fazla uzmana erişim mümkünken, Doğu Anadolu’da bu alandaki yetersizlik sağlıkta bölgesel eşitsizlik sorununu tekrar gündeme taşıyor. Sağlık, ertelenemez bir ihtiyaçken; çocuklar, haftalarca, hatta aylarca tedavi beklemek zorunda kalıyor. Bu durum, yalnızca bir sağlık sorunu değil, aynı zamanda bir hak ihlali.
Çözüm ne olabilir?
Van’a ve çevre illere acilen yeni çocuk nöroloji uzmanlarının atanması gerekiyor. Sağlık Bakanlığı’nın bölgesel dağılımı gözeterek kadro planlaması yapması şart. Kısa vadede ise tele-tıp uygulamalarıyla bazı sorunlar hafifletilebilir. Ancak uzun vadede kalıcı çözüm, sağlık hizmetlerinde bölgesel eşitsizliğin giderilmesiyle mümkün olabilir.
Van’ın çocukları, İstanbul’un çocuklarından daha azını hak etmiyor. Bu kriz yalnızca bir istatistik değil; her rakamın arkasında tedavi bekleyen bir çocuk, umut arayan bir aile var. Devletin bu sese kulak vermesi, bölgede sadece sağlık hizmetlerini değil, toplumsal adaleti de güçlendirecektir.