Bedia Özgökçe: HDP ve seçilmişlere yönelik ağır baskı politikasından ötürü bugün doğduğum topraklardan çok uzaktayım’

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

“Van Newroz’unun her sahnesini izledim. Orada olamamak çok büyük acı veriyor bana. Bir gün, tekrar kucaklaşmayı diliyorum. Yuvam dediğim Van’ı, Van Gölü’nün maviliğini bir kere daha görebilmeyi çok istiyorum ve inanıyorum” diyor Van’ın yerine kayyım atanmış, halkın seçilmiş Belediye Başkanı Bedia Özgökçe. Kendisiyle yaptığımız görüşmenin sonunda, habere bu cümleyi yazmayı uygun görüyorum. Konuşmamız boyunca Van’a duyduğu özlemi anlatmasından herhalde. Van bu, kolay kolay geride bırakılmıyor.

Bedia Özgökçe: HDP ve seçilmişlere yönelik ağır baskı politikasından ötürü bugün doğduğum topraklardan çok uzaktayım’ - Bedia Özgökçe

Bedia Özgökçe, HDP’nin 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde Van’ın belediye başkanı seçilmişti. Yüzde 53 oy alarak, Van tarihinde ilk kadın belediye başkanı seçilen oydu. Ancak 19 Ağustos 2019 günü İçişleri Bakanlığı tarafından Diyarbakır Belediye Başkanı Adnan Selçuk Mızraklı ve Mardin Belediye Başkanı Ahmet Türk ile beraber görevden alınmış, yerlerine kayyım atanmıştı. Henüz 4 aydır devraldığı belediyeyi, hakkında çıkan yakalama kararından ötürü terk etmek zorunda kaldı. İki yıla yakın Yunanistan’da kalan Özgökçe, şimdi Almanya’da, sürgünde yaşıyor.

Bedia Özgökçe: HDP ve seçilmişlere yönelik ağır baskı politikasından ötürü bugün doğduğum topraklardan çok uzaktayım’ - Bedia Özgökçe1

‘Hayatım hep mücadele ya da savunuculukla geçti’

Özgökçe, hayatı hep siyasetle geçen kadınlardan. Evinde başlayan devrimci mücadelesi yıllar sonra 99’da Van’ın İnsan Hakları Derneği kuruculuğuna kadar götürmüş onu. Kocaeli F Tipi Cezaevi’nde tutulan HDP’nin önceki eş başkanı Figen Yüsekdağ’ın kendisine vekillik teklifinden sonra meclisteki yerini almış Özgökçe. “Hayatım hep mücadele ya da savunuculukla  geçti” diyor yaşamı hakkında sorduğum soruya yanıt verirken: “Korku aklıma gelen bir şey değildi. Bir avukat, bir kadın, orada yaşayan bir Kürt olarak da attığım her adımda mağdurun, halkın yanında olan bir pozisyondaydım. Hep yeni bir şeyleri başarmaya çalışıyordum, bizim işimiz daha ziyade iğneyle kuyu kazmak gibi uzun yıllara yayılan, sabırla peşinden gidilmesi gereken bir görevdi.”

‘Bir anda hapis ve sürgün arasında tercih yapmak zorunda bırakıldım’

Bedia Özgökçe: HDP ve seçilmişlere yönelik ağır baskı politikasından ötürü bugün doğduğum topraklardan çok uzaktayım’ - Bedia Özgökçe2
Bedia Özgökçe

Türkiye’den çıkmak zorunda olmak hazırlıklı olduğunuz bir şey miydi?

Şu ana kadar hiç konuşmamıştım sürgün olmaya dair. Kendimle ilgili hiç konuşmadım. Kürt siyasetçilerine ve Kürt halkına kader gibi dayatılan seçeneklerdir hapis, sürgün ya da ölüm. Birbiriyle aynı düzeyde acı hissettiren haksız ve her birimizin payına düşen parçası. Bizlerin üzerinden esasında bizleri seçen halka yapılan zulümdür bu. Bitmeyen cezalandırma pratiğidir. Ancak  birgün sürgünde olacağımı hiç düşünmemiştim. Bir anda tanıdığım, bildiğim tüm hayatımı, geride bırakma kararı almak kolay bir karar değildi.

Kayyım atandıktan  4 ay kadar sonra Türkiye’den çıkmak zorunda kaldım. Hakkımda yakalama kararı çıkınca bir tercihe zorlandım açıkçası. 2015 genel seçimlerinden sonra özellikle HDP’li milletvekillerini  tutuklama operasyonu çerçevesinde hakkımızda sayısız hukuk dışı soruşturmalar, fezlekeler hazırlandı. Dokunulmazlıklar kaldırılınca da bu dosyalardan hızlıca yargılandık. Neredeyse konuştuğumuz her sözden dolayı terörle mücadele kanunu kapsamında suçlanmaya başladık. Bize yönelik tüm dosyaların tamamı dayanaksız. Ben belediye başkanı seçilince dokunulmazlığımın olduğu ve kaldırıldığı tüm dosyalar ilerlemeye başladı. Ki zaten İçişleri Bakanı daha bizler aday iken ben ve 25 belediye başkan adayını hedef göstermiş, kayyım atanacağının işaretini vermişti.

Dolayısıyla kayyım atanacağını biliyordum. Hakkımda 120 yıldan fazla hapis cezası istenen uyduruk soruşturma dosyası var ve bu dosyalardan bugünkü taraflı yargı düzeni altında çok kısa sürede ağır cezaya çarptırılacağımı da öngörüyordum. Ama yine de sürgün olma hali aklımın ucundan geçmiyordu.

Selçuk Mızraklı hakkında da benzer dosyalar hazırlandı biliyorsunuz. Benzer bir seyir izlendi benim hakkımda da. 31 Mart seçimi sonrası 2. defa demokratik olarak seçilmiş belediyelere kayyım atanması Türkiye ve dünya kamuoyunda oldukça tepkiyle karşılaştı. AKP hükümeti kayyım atama kararı sonrasında özellikle bizlere yönelik yargı sürecini hızlandırıp bizleri hükümlü hale getirmek istiyordu. Bir yargı kararı elde edip bizleri suçlu ilan edip kayyım kararlarına gerekçe oluşturmaya çalıştılar.

Bedia Özgökçe: HDP ve seçilmişlere yönelik ağır baskı politikasından ötürü bugün doğduğum topraklardan çok uzaktayım’ - Bedia Özgökçe4

‘Kayyım politikasından ötürü bugün kendi ülkemde değilim’

Van’da ciddi bir oy oranıyla seçildiniz. Kayyım politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz ve bugün Türkiye’de olmamanızın nedeni kayyım mı sadece?

Kayyım politikasından ötürü ben bugün görevimden alındım. Benimle birlikte Van halkınn seçtiği meclis de kapatıldı ve görev yapamaz hale getirildi. Atanmış memurlar bugün Van halkının bütçesini yönetiyor ve hesap vermiyor. Kapalı kapılar ardında olan bitenin şehre hiç bir faydası olmayan, sadece yeni borçlar üreten keyfi işler olduğunu görüyoruz, yakından izliyoruz.

Doğduğum ve ait olduğum yerden koparıldım bugün şehrimden uzaktayım. Kürt halkının seçtiklerine, seçtiği belediye başkanlarına, aslında Kürt halkının tercihlerine kayyım atandı. Bizler görevden alınıyoruz, hapse atılıyoruz, sürgün ediliyoruz ya da bizler ölüyoruz ama sonuç olarak en büyük mağduriyet tabi ki halkındır. Türkiye’de sandığa gitmek bile çok zorlu bir mücadeleyi gerektiriyor. Her seçimde bizlerin seçim hakkımız engellenir,, serbest oy kullanmamızın önüne dünya kadar engel çıkarılır. Hileler yapılır seçim öncesinde, seçim gününde, seçim sonrasında. Sandığa gidip oy kullanabilmek demek halkın  geleceğe dair verdiği kararla  ilgilidir, kanaat bildirmektir, insanlık onuruyla ilgilidir oy vermek , bir tavırdır ve iradesini ortaya koymak demektir. Birçok anlamı var sandığa gidip oy kullanmanın. Şimdi bu noktada devletin bunu göre göre, bile bile bu tercihi yok sayması, bir kesim halkın tamamen yok sayılması, inkâr edilmesi anlamına geliyor. 31 mart seçimlerinde halk büyük oranda kayyım politikasına karşı çıktı ve onca karalamaya rağmen tekrar bizlere görev verdi. Kayyım politikası asimilasyon mantığıdır. Kolonyal rejimlerde ancak benzeri görülen uygulamalardır. Bugün sadece ve sadece Kürt halkının seçtiği belediyelere kayyım ataması yapılmıştır. Ve bunu göz göre göre ana muhalefet partisi dahil tüm partilerin gizli veya açık isteği ile sürdürüyorlar. Kayyım rejimi bir devlet rejimi ve politikasıdır ve hedefii de Kürt halkının tercihleridir.

Bedia Özgökçe: HDP ve seçilmişlere yönelik ağır baskı politikasından ötürü bugün doğduğum topraklardan çok uzaktayım’ - Bedia Özgökçe5

Biliyorsunuz Van’da halen STK’ların yorumuyla fiili OHAL uygulaması var, 2016’dan bu yana. Van Valiliği her on beş günde bir yeniliyor bunu. Biz de çok sıkça bu konuyu işliyoruz. Siz görevdeyken de bu vardı. Ne düşünüyorsunuz bu konuda?

Van’da özel bir pilot uygulama var. Bunu 2016’dan beri uyguluyor. Bu sömürge hukukuyla da çok benzerlik gösteren bir davranış. Van kentinin 1 buçuk milyonun üzerinde nüfusu var ve her dönem profili değişen bir sınır kenti. Tarihi zenginlikleri ve doğal güzellikleriyle eşsiz bir şehir. Bu politikalar olmasa halkın ticaret yapma özgürlüğü kısıtlanmasa Van’ın ekonomisi de çok daha iyi olurdu. Ama ne yazık ki yoksulluk oranı çok yüksek bir şehir Van.  Üretimden , ticaretten koparılmış bir şehir , özel olarak bu şehir yoksul bırakılıyor ve uzun süredir de yasaklamalar var şehirde. Uygulamaların ilk zamanlarında ben milletvekiliydim ve bu karar  alınır alınmaz sabah 7 olduğunda bizim partimize tebliğ edilirdi. Yasak kararı alınıyordu ama o tarih aralığında henüz gerçekleşmemiş, yeri belli olmayan, yapılıp yapılmayacağı da belli olmayan etkinlik yasaklarıydı ve sadece bizim partimizin etkinliklerine idi bu yasak. Mesela bizim stand açmamız ya da basın açıklaması yapmamız yasaktı ama AKP nin sınırsız özgürlüğü vardı. Yerelde özellikle bizim siyasi parti olarak sürdürmek istediğimiz etkilikler baskı ve yasaklama altındaydı. Örneğin esnaf ziyareti yapmamız bile fiilen engellenirdi. Bize yönelik olduğunu biliyorduk. Bizi yalnızlaştırmak, halktan kopartmak, bütün etkinliklerimizi zayıf göstermek şeklinde başlamıştı ama giderek pervasız, daha kontrolsüz bir hale geldi. Hala da devam ediyor. Ama tabi bu yasaklamalar da engellemeler de boşunadır. Halk da biliyor, izliyor ve not ediyor. Günü geldiğinde cevabını da veriyor.

Bekir Kaya’nın da dediği gibi yaşadıklarımız bireysel mağduriyetlerdir’

Van’ın belediye başkanlarından Bekir Kaya hakkında verilen ceza onandı biliyorsunuz. Ve savunmasında şunları söylemişti, Aralık 2021’de görülen duruşmasında, ‘Bu zorbalık, bu dikta dönemi elbette bitecek ve mutlaka biz kazanacağız. Ben bireysel olarak mağdur olabilirim, eşim, çocuğum mağdur olabilir. Bunlar bireysel mağduriyetlerdir. Ama herkes emin olsun ki; biz toplumsal olarak çok büyük kazanacağız.” Seçilmiş siyasetçiler hakkında bu ağır suçlamalar hakkında ne söyleyeceksiniz? Özellikle ben Kaya’nın bu sözlerini yeniden hatırlatmak istedim, ‘biz kazanacağız’ vurgusuna binaen.

Hakkındaki bütün suçlamalar çürütüldü, delillerle. Ben bir dönem sevgili Bekir Kaya’nın yargılandığı davanın  avukatlarından biriydim. Hükümet eliyle siyasi bir partiye yönelik topyekûn sistematik, siyasi karar olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği karar ile aslında tescillendi.  Yani bundan öte söz söylemek hukuki anlamda uygun değil çünkü Türkiye’de özellikle bu dönem, bize yönelik mahkemelerinin verdiği kararların hepsinin siyasi olduğu çok açık. Hükümet bizlere dair tutumunu sürdürmeye de devam ediyor. Tercih ettiği yönetim biçimi budur ve bu tanım tam da düşman hukuku olarak tariflenen durumdur.  Hapishanelerde yüzlerce, binlerce siyasi tutuklu var. Sürgünde on binlerce insan var. Benim de payıma düşen bugün evimden, kendi şehrimden uzakta ailemden, çocuklarımdan uzağa düşmüş olmak. Bekir Kaya’nın da dediği gibi yaşadıklarımız bireysel mağduriyetlerdir isim isim koyarsak, ancak faturası kesilen bir halk var. Ve elbette süreç bu çarkı tam tersine çevirecektir.

Bedia Özgökçe: HDP ve seçilmişlere yönelik ağır baskı politikasından ötürü bugün doğduğum topraklardan çok uzaktayım’ - Bedia Özgökçe10

‘Başkanlık görevini sürdürmeyi çok isterdim’

Türkiye’ye tekrar dönmeniz durumunda yeniden siyasete girmeyi düşünüyor musunuz?

Tekrar Türkiye’ye döndüğümde siyasete girer miyim, bilmiyorum. Bana oy veren, partimizi destekleyen binlerce insan sosyal medya hesaplarım üzerinden mesajlar gönderiyorlar. Unutulmamış olmak elbette  büyük moral ve güç veriyor.  Siyasette görmek istediklerine daha evvel olduğu gibi  yine halk karar verir. Ancak ben belediye başkanlığı görevini sürdürebilmeyi çok isterdim. Bize güvenen ve bize layık görülen görev kayyım eliyle gasp edildi. Üzgün ve öfkeliyiz . Sadece 4 ay görevde kalabildik. o çok kısa sürede hem önceki kayyım sürecinin verdiği zararı ifşa ettik hem de ortaya çıkmış devasa  yolsuzluğu ve hırsızlığı gördük. Biz görevdeyiz diye, belediyenin parasını kesiyorlardı. Ancak personel maaşlarını ödeyebiliyorduk. Elektriği kestikleri oluyordu. Yine de o kısa sürede hizmet ürettik. Erciş ilçesinin Merkezi 2011’den beri hasarlı ve çamur içindeydi. O alan 2.5 kmlik bir alandı ve biz Erciş Belediyemizle birlikte büyükşehir belediyesinin öz imkanlarını seferber ederek Erciş Merkez’de  2 bin 500 metre karelik asfalt yolu bitirmiştik. Doğrusu  bir asfalt yolun beni bu kadar mutlu edeceğini hiç düşünemezdim. O yolun açılışını yaptığımızda ve o yolda yürüdüğümüzde halkın bize hissettirdiği tebessüm ve mutluluk paha biçilmez. Uzun süredir halk mağdur edilmişti. Yine belediyeye gelip çocuk parkı için alınan malzemeleri monte etmek için yardım istemişti birkaç yurttaş ve bunu yapabilmiştik. Lavanta yetiştirmeye başlamıştık. Fidanlık parkının yüzde 5’ini tamamlamak üzeriydik, açılışını yapmaya hazırlanıyorduk.  4 ay içerisinde 2 fabrika kurduk. Vanlı iş insanlarını ikna edip 3 bin insanımıza iş imkânı sağlayacaktık. Ben şahsen elbette doğduğum, büyüdüğüm şehre hizmet etmek isterdim. Kayyım bütün bu umutlardan hem seçmeni hem de bizleri mahrum bıraktı. Kayyım düzeninin niyeti hizmet üretmek değil. Bizim derdimize sadece biz yanarız, imza ile gelip talana yolsuzluğa göz yumanlar Van’ın derdini kendine dert etmez. . Bugün seçim olsa inanıyorum aynı halk, kayyımı istemediğini vereceği oylarla gösterecektir.

Aklım ve yüreğim hep Van’da’

Dönmek fikri daha ağır basıyor kuşkusuz…

Yani ben uyandığım her gün burada ne işim var, diye düşünüyorum. İnsanın bütün varlığından koparılmış olması tarif edilemez bir duygu. Ben bunu tarif etmeye çabalıyorum. Buradayım ama sadece bedenen buradayım. Aklım orada, yüreğim orada. Her saniye ‘Van’da deprem olmuş mu? Van’ın sorunları ne durumda?’ gibi takip ediyorum. 

Bedia Özgökçe: HDP ve seçilmişlere yönelik ağır baskı politikasından ötürü bugün doğduğum topraklardan çok uzaktayım’ - Bedia Özgökçe7

‘Her sabah uyandığımda geri dönme fikriyle uyanıyorum’

Tabi bir de Van’a dönmek var.

Bir daha dönememek fikri bana ölümden daha zor geliyor. Yabancısı olduğum bir ülkede yaşamak nefes alabilmekten başka bir özgürlük tanımıyor. Ben Van’ın her sokağını bilirdim. Çocukluğum gençliğim Van’da geçti. En güzel zamanlarım da en kötü zamanlarım da Van’da geçti. Beni var eden havasıyla, suyuyla, toprağıyla, insanıyla, şakalarıyla her şeyiyle orada duruyor Van. Ve ben bütün bunlardan mahrum edildim. Doğrusu,  ölümle eş olarak tanımlıyorum bu uzaklığı. Bu duygudan da çıkamıyorum. Çok yaralar açıyor. Tarifi zor bir açıklama. Burada günlerim geçmiyor. Halen duygusal olarak Van’dayım. Annemi bir daha görememek fikri beni oldukça üzüyor. 19 Mart babamın ölüm yıl dönümü ve ben her yıl o tarihte babamın mezarına giderdim.Bayram sabahları en zoru elbette.  Her sabah uyandığımda geri dönme fikriyle uyanıyorum.

Bedia Özgökçe: HDP ve seçilmişlere yönelik ağır baskı politikasından ötürü bugün doğduğum topraklardan çok uzaktayım’ - Bedia Özgökçe9

‘Yuvam dediğim Van Gölü’nün maviliğini bir kere daha görmeyi çok istiyorum’

Son olarak Vanlılara, sizin seçen, size oy verenlere ne söylemek istersiniz buradan?

ilk defa bu konu hakkında konuşuyorum. Ajansınıza teşekkür etmek istiyorum, bu fırsatı verdiğiniz için. Vedalaşamadım kimseyle ama Birgün illa ki döneceğiz , özgür zamanlar olacak hepimiz için yürekten inanıyorum ve umudumu büyütüyorum. şahsen bana emanet büyük bir onurla ve özenle taşıdığım görevler teslim ettiler ve bizler de bu inancı ve güveni boşa çıkaracak hiçbir adım atmadık. Vanlılar da bunu çok iyi biliyor. Kayyımı da kabul etmediklerini çok iyi biliyoruz. Van çok güçlü bir iradeye sahip. Elimizdeki imkanlarla bu kadar yapabildik, af olunsun. Bir gün tekrar kucaklaşmayı diliyorum. Yuvam dediğim Van Gölü’nün maviliğini bir kere daha görmeyi çok istiyorum ve inanıyorum.

Serhat News

(sg)

Tepki Ver | Tepki verilmemiş
0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
Bedia Özgökçe: HDP ve seçilmişlere yönelik ağır baskı politikasından ötürü bugün doğduğum topraklardan çok uzaktayım’

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir