Feridun Irak’tan çağrı: Kentinize yatırım yapın

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Eski VATBO başkanı ve iş insanı Feridun Irak, Van’ın ekonomik, kültürel sorunlarını anlatırken, Van’ın dışında yatırım yapan iş insanlarına seslendi: “Ey iş insanları kentize yatırım yapın, sizin zenginliğinizin altında bu memleketin insanlarının emeği var.”

 

‘Dünyada Van, ahirette cennet…’ kim söylemişse eksik söylemiş elbet. Doğa güzellikleri, bereketli toprakları ve sımsıcak insanların yaşadığı Van’ın özel bir şehir olduğu kuşkusuz. Ancak unutulmuş da bir şehir Van. Ekonomik krizden en çok etkilenen şehirlerden. İşsizlik ve yoksulluk oranı da günden güne artıyor.

 

Van Ticaret Borsası (VATBO) başkanlığı yapan iş insanı Feridun Irak, Serhat News Yazarlarından Neslihan Arzum’un sorularını yanıtlarken şehrin boğuştuğu sorunları anlattı.

 

Van’daki iş adamları neden batıya yatırım yapıyor? Kültür ve sanat bu şehir için ne kadar önemli? Şehrin ekonomisi ne durumda? Tüm bu soruların yanıtını Irak, tek tek açıkladı.

 

Sizce Şehrin ekonomisi ne durumda?

 

Şehrin ekonomik durumunu göstergelere bakarak değerlendirdiğimiz zaman yerlerde süründüğünü görürüz. Şöyle ki Van 81 il içinde GSİYH  80’inci sırada. Kişi başı milli gelir içinde 80 il içinde 77’nci sırada. İnsani gelişmişlikte yine 81 il içinde 78. Bu arada eğitim ve sağlığa da bakacak olursak 81 il içinde 75’inci sırada. Türkiye’de 81 ilin birçoğu Van’ın potansiyeli yanında hiçbir önemi olmayan küçük illerdir veya Van’ın yanında esamileri bile okunmayacak kadar küçük iller bizden çok daha iyi durumdalar ve nihayet TÜİK’in yaptığı açıklamaya göre de en düşük hane halkı gelirinde 18 bin 278 TL ile en sonda yer aldığımızı gördük; bu rakamlara, bu göstergelere baktığımız zaman rahatlıkla şunu söyleyebiliriz ki Van’da ekonomi yerlerde sürünüyor.

 

İş insanlarının istihdam problemlerini çözmek için herhangi bir planları var mı?

 

Van’ın en büyük sorunlarının başında tabii işsizlik geliyor. Bu Türkiye’nin büyük bir sorunu ama Van’daki işsizlik Türkiye ortalamasının iki katı. Bazen bu üç katına kadar çıkabiliyor. Türkiye’de işsizlik yüzde 12 ise Van’da 24-25’lerde. Dolayısıyla bu sorunun çözümü de elbette ki üretimden ve yatırımdan geçer. Peki yatırımı kim yapacak? Bunu tabi ki özel sektör yapmalıdır. Ben devletin fabrika kurmasından taraf değilim. Devlet kurallarını koyar, desteğini verir, denetler. Devlet tüccar değildir, bunu özel sektör yapacaktır. Peki bunu bu bölgede özel sektörün yatırım gerçekleştirmesi için gerçekten devletin bunu teşvik eden düzenlemeleri var mıdır derseniz bana göre yok. Birçok insana göre var, bana göre yoktur. Zaten olmuş olsaydı biraz evvel söylediğimiz rakamlar bu boyutta olmazdı. Van’da sanayi kenti de olurdu değil mi? Halbuki yok organize sanayi bölgesinde fabrika olarak tabir edeceğimiz binaların birçoğu da atölyedir, fabrika bile değillerdir.

 

Hatta şunu söyleyebilirim bugün organize sanayi bölgesindeki fabrika olarak adlandırılan atölyelerin oluşturduğu istihdamın tamamı Gaziantep’te orta ölçekli bir fabrikada istihdam ediliyor diyebiliriz. Hatta Gaziantep belediye başkanının bir açıklaması olmuştu, Gaziantep’teki OSB’lerde 250 bin kişiye yakın çalışan olduğundan bahsediyordu. Peki Van olsa kaç kişi istihdam ediliyor? SGK’dan kayıtlara gidip bakın, size açabiliyorlarsa azami bin ila bin beş yüz kişidir.

 

Peki bu nasıl aşılacak? Elbette ki bu bölgede yatırımların yapılabilmesi için mutlaka ciddi teşvikler yapılması gerekir ve bu teşvikler, girişimciyi sahaya indirecek şekilde olmalıdır. Hatta kaynak sapma sebebiyet vermeden birilerinin onu suiistimal etmesine sebebiyet vermeden iyi denetlenmelidir. Peki bu anlamda ciddi teşvikler var mıdır? Yok.

 

Van’daki iş adamları neden batıya yatırım yapıyor?

 

Sık sık eleştirdiğim konuların başında gelen bir konu. Şunu söyleyeyim, Ey iş insanları, sizin zenginliğinizin altında bu memleketin insanlarının emeği var. Bu memleketin topraklarında zenginliğinizi oluşturduktan sonra bu toprakları bırakıp gitme hakkınız yok. Gitmeyin! Kendi memleketinizde yatırım yapmaya devam edin. Pekâlâ gittiniz en azından memleketinizin eğitim ve sağlık konularına katkıda bulunun değil mi? Okullar inşa edin, yurtlar inşa edin, öğrencilere burslar verin bir şeyler yapın. Maalesef bunları da göremiyoruz hepten bırakıp gidiyorlar. Bunu çok yadırgıyorum ve olmaması gerektiğini düşünüyorum.

 

Amaç ne olabilir?

 

Bu memlekette göç olayı sorundur. iki türlü göç veriyor bunlardan biri işsizlik bir diğeri ise beyin ve sermaye göçü. Beyin ve sermaye göçüne de bazı düzenlemeler gelebilir. Bu insanları memlekette tutmak için neler yapılabilir şeklinde teşvikler düzenlenmeli. İş insanlarına neden gidiyorsun dediğinizde ‘Para nereden gelirse biz oraya gideriz’ deyip çıkıyor işin içinden ve işin kolaycılığını seçiyorlar ki bu doğru bir şey değil.

 

Bankalar kredi veriyor mu?

 

Ticari bankalar ebetteki topladıkları mevduatı kredi olarak satmak isterler ancak bunu yaparken zaman zaman teminat konusunda bölgedeki kredi almak isteyen iş insanlarına maalesef zorluk çıkardıklarını biliyoruz. Kamu bankalarına gelince, onlar da aynı sıkıntıyı bölge halkına yaşatıyorlar. Bunun yanı sıra zaman zaman hükümetin küçük ve orta işletmelere vermiş olduğu desteklere yine bankalar aracı olarak kullanıyor. Bu bankalarda da sorunlar yaşandığını hatta bu destek kredilerin gerçekten ihtiyacı olanlara değil ihtiyacı olmayanlara verildiğini de duyuyoruz. Hatta biliyoruz da diyebilirim.

Peki ihaleler ne durumda?

 

Kamu kesiminde yapılan yatırımlar genelde hizmet alımı yönünde gerçekleştiriliyor. Daha önceki zamanlarda birçok kamu kurumu yatırımlarını kendileri yaparlardı. Mesela kara yolları kurumu gibi kendi ekipmanlarıyla çalışırlardı. Şimdi maalesef tüm kurum ve kuruluşlar hizmetlerini ihale yoluyla gerçekleştiriyorlar. Bu noktada 2001 krizinden sonra düzenlenen kamu ihale yasasında, bugüne kadar yüzlerce değişiklik yapıldığını görüyoruz. Yapılan bu değişikliklerle işin gerçek anlamda fiyatlandırılmasıyla yapılmadığı ile ilgili çok farklı iddialarda vardır. Dolayısıyla son zamanlarda kamu ihale yasasındaki düzenlemeler bence bu işin altyapısını oluşturmuştur.

 

Sizce İranlılar dışında başka turistler geliyor mu?

 

Bu konuya başka bir pencereden bakacak olursak Van önceleri de mi böyleydi? Van talihsiz bir kent miydi? Üretmeyen, ekonomik sıkıntıları olan bir kent miydi? Hayır değildi! Aksine Van,70’li yıllarda biraz evvel bahsettiğim gelişmişlikte 81 il içinde bugün 78’inci sırada olan Van, 1975 yılında 55’inci sırada olduğunu görüyoruz. Çok iyi durumdadır. Van’da 70’li yıllarda Türkiye’ye gelen turistin yüzde 10’u misafir edilmekteydi. Bu çok önemli bir rakam ve bugün aynı performans devam ettirilmiş olsaydı günümüzde Türkiye’ye gelen yılda 50 milyon turistin 5 milyonunu Van’da ağırlamış olurduk. Maalesef misafir ettiremedik!

Peki sizce neden?

 

70’li yıllarda gelen yüzde 10 turist İranlı turist miydi? Hayır! Bir tek tane bile İranlı turist yoktu. Amerikalı, Fransız, Alman, İtalyan, İngiliz ve tamamı batıdan gelen ve çok ciddi para harcayan ekonomiye katkıda bulunan turistlerdi. O yıllarda tarım ve hayvancılığa baktığımız zaman Türkiye’nin en fazla koyun üreten ilinin Van olduğunu görmekteyiz bugün de öyledir ama o zamanlar 8,5 milyon civarında koyun şu anda 2,5 milyon kadar. Tüm Ortadoğu’nun yanı sıra Afrika’da Mısır ve Libya gibi ülkeler dahil hatta dağılmadan önce Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğine kadar Van’dan canlı ya da et olarak hayvan ihracatı yapılıyordu. O zamanlar ihracat performansımız o kadar büyüktür ki “Doğu Anadolu İhracatçılar Birliği Merkezi” de Van’daydı o yıllarda. Şu anda Erzurum’da.

 

Bu performansımızı kaybettikten sonra maalesef o kurum da Erzurum’da faaliyete devam ediyor. Sanayiye baktığımız zaman da ise yine Türkiye’nin o dönemde en büyük sanayi kuruluşlarını kurmuş Van insanları. Örneğin Van ET, Van Yün İplik gibi çok büyük tesislerdi bunlar. Türkiye’nin yanı sıra Ortadoğu ve Balkanların da en büyük tesisleriydi. Dolayısıyla İran’dan gelen turistlerden bahsedecek olursak hayır, Van, İranlı turistlerin eline bakan bir il değildi. Bahsettiğim tarihlerde Van, üreten, ekonomisi iyi gelişmişlik olarak üst sıralarda yer alan bir ildi. Burada ilginç olan o yıllarda biz bize tüm bunları başarmışız ki o dönemlerde bunu başaran 250 Van insanının bir araya gelerek başlattığı kuruluşlardır. O turisti misafir eden özel sektördür, hayvancılığı geliştiren, büyüten köylümüzdür ve ihraç eden bizim kendi tüccarlarımızdı.

 

Bir üniversite yoktur Van’da. O yıllarda kalkınma ajansı yoktu. TKDK yoktu. Bu tür kuruluşlar geldikten sonra bir adım daha ileri gitmeliydik değil mi? Maalesef biraz önce bahsettiğim 81 il verileri içinde en son sıralara yerleşmiş durumdayız. Demek ki günümüzdeki bazı kuruluşlar üzerine düşen görevi yapmamışlar ve yapmamakta da ısrar ediyorlar.

 

Peki günümüz için Oteller yeterli mi?

 

Otelcilik arz talep meselesidir. Talep olduğu sürece yeni oteller yapılacaktır. Özel sektör bir talep varsa bu talebi karşılamaktan çekinmez yapar. Şu anda belli zamanlarda örneğin Newroz dönemlerinde otellerin tam kapasite kullanıldığını biliyoruz. Diğer zamanlarda da İranlı turistler geldiği sürece kapasitenin büyük bölümünü kullanıyorlar. Bu iyi bir şey ama dediğim gibi biz Van’ın Türkiye’ye gelen turistin yüzde 10’unu misafir ettiği Van’ı biliyoruz. Dolayısıyla çok eksik bir şey. Sözünü ettiğim yıllarda yani 50 yıl öncesinde, Avrupa’dan turistlerin Van’ı ziyaret ettiği yıllarda, Van’da projelendirilen ve inşa edilen 3 yıldızlı oteller buradan Adana’ya kadar hiçbir ilde o kalitede değildi ve yoktu. Van’daki oteller az sayıda, kaliteli ve gelen turistin kalitesini de karşılamaktaydı.

Feridun Irak

Kültür ve sanat bu şehir için ne kadar önemli?

 

Buna bir örnek vermek isterim, 1970’li yıllarda Van kültür ve sanat şehriydi ve önem veriliyordu. Zamanla bu da yok oldu. Şu anki kaybın altındaki nedenleri araştırması gereken kişilerde maalesef araştırmıyor. Bu kayıpların nedeni nedir, biz neden bu kadar önemli bir potansiyele sahip bir il olduğumuz halde gerilerde kaldık? Bunların başında bu tür sıkıntıları araştırması gereken üniversite bunu yapmıyor. Yapmalılar değil mi? Niçin biz bir zamanlar marka şehriyken yıldız bir şehirken bu hale geldik. Üstelik sizler yokken biz marka şehirdik. Altını çizerek söylüyorum; siz yokken biz marka şehirdik. Siz geldiğinizde güneş olacağımız yerde maalesef yıldız olmaktan da ay olmaktan da çıktık.

 

Van, Osmanlı’nın son dönemine kadar savat işlemeciliğinde ünlü bir yerdi. Osmanlı’nın son dönemine kadar 120’ye yakın atölye vardır ve Osmanlı döneminde İstanbul’da bu sanatta çıraklıktan kalfalığa geçişin imtihanını Van’dan giden savat ustalarına yaptırırlarmış. Ben Van Ticaret Borsası Başkanıyken Avrupa Birliği kollarından faydalanarak burada atölye kurdum ve sayısını şu an hatırlamıyorum, birçok genç delikanlıyı burada eğitime aldık. İlginçtir ki Savat sanatının merkezi olan Van’da eğitimi verecek usta bulamadık. Eskişehir’den usta getirmek zorunda kaldık. Bu sanatı yeniden canlandırmayı istedik ve maalesef istediğimiz gibi de olmadı.

 

1965’li yıllarda Van nüfusu 50 bin bile değildi ama üstü açık ve kapalı sinemalar vardı. Toplam koltuk sayısı ise 5 sinemada 4 bin. O dönemde bahsettiğim 4 bin koltuk sayısı ful çekerdi. Günümüzde ise merkez Edremit, Tuşba gibi merkez ilçelerin nüfusu 5 yüz bin civarıdır ve bu sayıyı karşılamayacak sinemada da bin koltuk var, o bin koltuk da AVM’de.

 

Çevre yolunun bu kadar uzun olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Van trafiğine baktığımız zaman çevre yolu önemli. Bugüne kadar bunun gecikmesinin sebebi 18. madde uygulanmasından kaynaklı olduğunu düşünüyorum; çünkü vatandaş buna razı olmuyor haklı olarak.

 

Mahkemelere gidiyor dolayısıyla iş gecikiyor. Oysa diğer illere baktığımız zaman özellikle Karadeniz bölgesinde çevre yolları yapıldığı zaman hiçbirinde 18. madde uygulanmıyor. Kamulaştırılmış ve dolayısıyla vatandaş arazisine el koyduysanız parasını vererek el koymuşsunuzdur. Bizlerdeki gibi vatandaşın arazisine el koyup da bir başkasının arazisine ortak etmemişsinizdir. Bana göre bu Van halkına yapılan büyük bir haksızlıktır. Kesinlikle çevre yolu, kamulaştırılarak tamamlanmalıdır.

 

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

 

50 yıl öncesiyle kıyaslarsak Van’ın kötü koşullara maruz kalmasının nedeni bu memlekette siyasilerin üstüne düşen görevi yapmamasıdır. Bu arada siyasi derken sadece iktidardaki millet vekillerini kastetmiyorum. Muhalefet millet vekillerin de günahları var. İkincisi bu memleketi kamu kesiminde maalesef liyakatli insanlar çok az. Kamu kesimlerinde görev yapan amirler, müdürler, memurlar size bir işin nasıl olmayacağını söyler, nasıl olacağını söylemez. Tabi içlerinde çok güzel insanlar var ama çok az var. Üçüncüsü sivil toplum kuruluşları ve meslek kuruluşları asla üstlerine düşen görevi yapmıyorlar. Bu kadar sorunları konuştuğumuzda, siz kimseden bir itiraz duyuyor musunuz? Yok! Son zamanlarda “Elitist” takılan Van Akademik Odalar Birliği adında bir grup daha oldu. İyi de siz neredesiniz? Bu memleket bir zamanlar insani gelişimde 55’inci sıradayken şimdi 78’inci sıralara gerilemiş. Payınıza düşeni alın.

 

Hayır! Halkı beğenmiyorlar. Kusura bakmasınlar benim bu eleştirilerimden rahatsız oluyorlar ama varsın olsunlar. Üstlerine düşen görevi yapsınlar. Hiç tartışmasız günah bunların boynundadır. Siyasilerin ve kamu kuruluşlardaki liyakatsiz insanların ve görevini yapmayan sivil toplam kuruluşların boynundadır. Buna bir örnek verecek olursak son zamanlarda Van Gölü’nde kıyı kenar kanununa aykırı Olarak Edremit Belediyesi bir kafe binası inşa etti. Bunu mahkemeye taşıması gereken meslek kuruluşu, mahkemeye taşımadığı gibi en küçük bir itiraz da bile bulunmadı.

 

O meslek kuruluşu ise Mimarlar Odasıdır. Medyanın da bu konu ile ilgili üzerine düşen görevi yapmadığını da söyleyebilirim.

 

Serhat News

(ro)

 

 

 

Tepki Ver | Tepki verilmemiş
0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
Feridun Irak’tan çağrı: Kentinize yatırım yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir