Van Gölü’nün mavisi: Yaşar Kemal

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

,”Dünyada hiçbir göl, hiçbir deniz, hiçbir su Van Gölü’nün maviliğinde olamaz” sözleriyle Van gölünü hafızalara yazan Van’ın Yaşar Kemal’ı ölüm yıl dönümünde anılıyor.

 

Eserleriyle toplumsal sorunlara ve barışa hizmet eden yazar Yaşar Kemal, Kürtlere ve Türkiye halklarına, “Gelin de doğru dürüst bir demokratik düzenin kurulması için aklımızla, yüreğimizle el ele verelim” sözleriyle seslenmişti.

 

Yaşamı boyunca toplumsal sorunları yazdığı eserlere yansıtan, barışa dair sözleri ve halkların kardeşliğine dair verdiği mücadeleyle anılan edebiyatın çınarı usta yazar Yaşar Kemal’in aramızdan ayrılmasının üzerinden 9 yıl geçti. Kürtlerin tarih boyunca maruz kaldığı göçlerden Yaşar Kemal henüz doğmadan nasibini aldı. Van gölüne yakın Ernis (bugünkü adıyla Ünseli) köyünde yaşayan ailesi, 1. Dünya Savaşı’ndaki Rus işgali nedeniyle 1915 yılında önce Diyarbakır’a ardından Osmaniye’nin Kadirli ilçesine bağlı Hemite köyüne göç etti. Bir buçuk yıl süren göçün ardından 6 Ekim 1923 tarihinde ailesinin göç ettiği Osmaniye’de dünyaya geldi.

 

Yaşar Kemal’in çocukluğu

 

Göç ettikleri köyde tek Kürtçe konuşan ailenin çocuğu olan Yaşar Kemal, henüz 4 yaşındayken babasının bir cinayetle öldürülmesine tanık oldu. Yaşadığı bu travma nedeniyle 12 yaşına kadar konuşamayan Yaşar Kemal, gençlik yıllarında Kuzucuoğlu Pamuk Üretme Çiftliği’nde ırgat kâtipliği (1941), Adana Halkevi Ramazanoğlu kitaplığında memurluk (1942), Zirai Mücadele’de ırgatbaşlığı, daha sonra Kadirli’nin Bahçe köyünde öğretmen vekilliği (1941-42), pamuk tarlalarında ırgatlık, traktör sürücülüğü, çeltik tarlalarında kontrolörlük yaptı.

 

İlk şiirini 16 yaşında yazdı

 

Yaşar Kemal’in henüz 16 yaşındayken kaleme aldığı “Seyhan’ı Görüşler” şiiri, Adana Halkevleri Dergisi’nde yayımlandı. 1940’lı yıllarda şiirleri birçok dergide yayımlanan ve bu dönemde Nurallah Ataç, Abidin Dino, Arif Dino ve Güzin Dino ile tanışan Yaşar Kemal, Abidin Dino aracılığıyla Batı edebiyatıyla tanıştı ve birçok eserden etkilendi. 1951 yılında İstanbul’a taşınan Kemal, 1952 yılında Thilda Serrero ile evlendi ve Raşit Gökçeli adında bir çocuğu oldu. Kemal’in eşi Serrero, yazarın 7 eserini yabancı dillere çevirdi. Böylece Yaşar Kemal, Avrupa’da da tanınmaya başlandı. 2001 yılında Thilda Serrero’nun vefatı üzerine Yaşar Kemal, 2002 yılında Ayşe Semiha Baban ile evlendi.

 

Kaleme aldığı eserleri

 

Yaşar Kemal’in kaleme aldığı bazı eserler şu şekilde: İnce Memed 1-2-3-4, Teneke, Orta Direk, Yer Demir Gök Bakır, Ölmez Otu, Ağrıdağı Efsanesi, Binboğalar Efsanesi, Akçasazın Ağaları / Demirciler Çarşısı Cinayeti, Akçasazın Ağaları / Yusufcuk Yusuf, Yılanı Öldürseler, Al Gözüm Seyreyle Salih, Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana, Karıncanın Su İçtiği, Tanyeri Horozları, Çıplak Deniz Çıplak Ada, Çakırcalı Efe, Yağmurcuk Kuşu / Kimsecik 1, Kale Kapısı / Kimsecik 2, Kanın Sesi / Kimsecik 3, Sarı Sıcak, Bütün Hikâyeler, Şefkat, Serenat, Talih, Sebep, Bir Arzu Günü, Masal, Korku, Magosa’yı Tavaf, Namık Kemal İçin, Esirlik, Kulluk, Dualarım, Bağlılık, Kahramanlık, Ey Ahali, Kapı, Benim İçin, Benim İçin, Hannaya Şiirler 1, 2, 3, Ağıt, Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca, Sevmek, Sevinmek, İyi Şeyler Üstüne, Neredesin Arkadaşım, Yağmurla Gelen, Kalemler, Beyaz Pantolon, Yeşil Kertenkele.

 

Eserleriyle aldığı ödüller

 

Edebiyat çınarı olan Yaşar Kemal, Nobel Edebiyat Ödülü’ne de birden çok kez aday olmuş ve yazarlık hayatı boyunca hem ulusal hem de uluslararası ödüller almıştır. Kemal’in yaşamı boyunca aldığı ödüler şöyle: 1955 – Gazeteciler Cemiyeti Başarı Armağanı, 1956 – Varlık Roman Ödülü, 1966 – İlhan İskender Ödülü, 1966 – Uluslararası Nancy Tiyatro Festivali Birincilik Ödülü, 1974 – Madaralı Roman Armağanı, 1977 – Fransız Eleştirmenler Sendikası En İyi Yabancı Roman Ödülü, 1978 – Fransa En İyi Yabancı Kitap Ödülü, 1984 – Nokta Dergisi Doruktaki Dokuz Edebiyat Ödülü, 1995 – Morgenavissen Jylaand-Pösten Ödülü (Kopenhag – Danimarka), 1995 – 68’liler Birliği Vakfı Hatırası, 1996 – Nokta Dergisi “Doruktakiler ‘95 Ödülü”, 1996-Türkiye Yayıncılar Birliği “Düşünce Özgürlüğü Ödülü”, 2007 – Anadolu Halk Bilimleri ve Kültür Derneği “Özgür İnsan Ödülü”, 2009 – Adana Kültür Ve Dayanışma Derneği AKDD 2009 Onur Ödülü, 2009 – Boğaziçi Üniversitesi Fahri Doktorası, 2009 – Çukurova Üniversitesi Fahri Doktorası, 2011 – Çağdaş Gazeteciler Derneği Özel Onur Ödülü, 2013 – Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 67. Kuruluş Yıldönümü Şükran Plaketi, 2013 – Arnavutluk Kültür Bakanlığı ödülü, 2013 – Norveç Edebiyat ve İfade Özgürlüğü Akademisi Akademiet 2013 Ödülü, 2014 – Bilgi Üniversitesi Fahri Doktora, 2015 – Birleşik Hukukçular Kulübü ‘‘Ceride-i Kantar 2015 Onur Ödülü.

 

Yazıları nedeniyele yargılandı

 

17 yaşında itibaren sosyalist yaşamı benimseyen Kemal, ilk olarak 1950 yılında Komünizm propagandası yaptığı iddiasıyla tutuklanarak Kocan Cezaevi’nde bir yıl kaldı. Tutukluluk hali 1951 yılında son bulan Kemal, o yıl İstanbul’a gitti. Gittiği İstanbul’da 1962 yılında Türkiye İşçi Partisi’ne katılan Kemal, partinin Genel Merkez Yönetim Kurulu üyeliğini üstlendi. Daha sonra 1995 yılında Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde, Alman Der Spiegel dergisine yazdığı yazı nedeniyle yargılandı. Ve dava beraatla sonuçlandı. Bununla beraber yine uluslararası bir yayın organında yer alan yazısı nedeniyle de 1 yıl 8 ay hapis cezası alan Kemal’in cezası ertelendi. Yaşamı boyunca Kemal, muhalif kimliği ile yaptığı eleştirilerden geri adım atmadı.

 

‘Türkiye’nin lanetli 21’inci yüzyılı’

 

Cumhuriyet tarihi boyunca Kürtlere dönük imha ve inkar politikasının 2 Mart 1994’te kamuoyunda “DEP Darbesi” olarak bilinen Demokrasi Partisi (DEP) milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılarak tutuklanmasıyla sürdürülmesine Yaşar Kemal, şu sözlerle tepki göstermişti: “Milletvekilleri mahkûm olursa, Türkiye 21’inci yüzyıla lanetlenmiş olarak girecektir.” Nitekim bu politika 2009 yılında “KCK Davası” adı altında yürütülen operasyonlarla, 11 Eylül 2016’da kayyım atamalarıyla, 4 Kasım 2016’da HDP Eş Genel Başkanlarının da aralarında olduğu milletvekillerinin tutuklanmasıyla, 2019 yılında ikinci kayyım darbesiyle sürdürüldü.

 

‘Adam kardeşinin dilini keser mi?’

 

Alman Der Spiegel dergisine yazdığı yazı nedeniyle 1995 yılında Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde yargılanmasıyla ilgili gazeteci Oral Çalışlar’a konuşan Yaşar Kemal, Kürtlere kimliklerine ve anadillerine dönük baskılara dair, “Dilini ver adama. Adam kardeşinin dilini keser mi? Ben yalnız Kürtler için demiyorum, örneğin elimde Çerkeslerin Nart destanı var. Kürtlerin büyük bir kültürleri var. 16.yüzyıl Êhmedê Xanî, Feqiyê Teyran var ki en hayran olduğum şairlerden. Kürtlerde de ben bunlara Homerik destan diyorum. Bunlar hala yaşıyor. Türkiye’de ırkçılık hep devlet içinde güçlü oldu” ifadelerini kullanmıştı.

 

‘Kürt doğdum, Kürt öleceğim’

 

Göç ettikleri köyde tek Kürt aile olmaları nedeniyle anadilini bilmeyen Yaşar Kemal, Kürtlerin yaşadığı trajediyi şu sözlerle anlatmıştı: “İnsanlar Kürtçenin dışında başka bir dil bilmediklerinden yetkililer önünde jest ve mimiklerle anlaşıyorlardı.” Anadili olan Kürtçeyi bilmemesine rağmen Federe Kurdistan Bölgesi’nde yayın yapan Gulan Gazetesi ile yaptığı söyleşide, “Kürt doğdum ve Kürt olarak öleceğim” demişti. Yaşamı ve eserleriyle kimliğini koruyan Yaşar Kemal, “Bu Bir Çağrıdır” adlı kitabına atıfta bulunarak, “Kürt diline 70 yıldır izin verilseydi, Anadolu özgün kültürlerin vatanı olmaz mıydı?” diye sormuştu.

 

‘Devleti bağışlamıyorum’

 

Yaşar Kemal, yakın arkadaşlarından olan Kürt bilge Musa Anter (Apê Musa) ile ilgili de şunları söylemişti: “Musa Anter gibi öfkesiz Kürt görmedim. Onu öldürdüğü için, bağışlamıyorum bu devleti.” Kendisini Kürt Yazar Mehmed Uzun’un manevi babası olarak tanımlayan Kemal, Uzun’u “Ben Kürt asıllıyım ancak Kürt yazarı değilim. Mehmed bir Kürt yazarıdır. İşini her şeyden iyi görmüştür. Kürt romanının dilinin dikenli yolunu açmıştır” sözleriyle son yolculuğuna uğurlamıştı.

 

2015 yılında yaşamını yitirdi

 

Yaşamın büyük bölümünü topluma ve barışa adayan edebiyatın çınarı Yaşar Kemal, 91 yaşındayken organ yetmezliği nedeniyle kaldırıldığı yoğun bakımda 28 Şubat 2015 tarihinde yaşamını yitirdi. Cenazesi, 2 Mart 2015 tarihinde düzenlenen törenin ardından İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi. Kaynak: MA

 

 

Serhat News

Tepki Ver | Tepki verilmemiş
0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
Van Gölü’nün mavisi: Yaşar Kemal

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir