Hakkari’de sistematik tecavüzle yaşanan trajedi: E.Y. intihar etti, annesi beyin kanaması geçirerek öldü

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Hakkari’de 7 yıl önce üç kişinin cinsel saldırısına uğrayan ve sanıkların tahliye edilmesinin ardından intihar eden E.Y.’nin avukatı Artı Gerçek’e konuştu. Avukat, sanıkların yedi yıldır korunduğunu ve delillere rağmen serbest bırakıldıklarını söyledi.

Hakkari’de 7 yıl önce toplu tecavüze maruz bırakılan ve sanıkların 8 ayda tahliye edilmesinin ardından intihar eden E.Y.’nin avukatı Hakkâri Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Nükeyf Onursal, Artı Gerçek’e konuştu. Sanıkların delillere rağmen serbest bırakıldığını ve itiraz dilekçelerinin işleme konmadığını belirten Onursal, sanıkların yedi yıldır korunduğunu söyledi. Artı Gerçek’e konuşan Hakkâri Baro Başkanı Ergün Canan da sanıkların beraat ettirilmelerinden endişeli olduklarını söyledi.

Hakkari’nin Şemdinli ilçesine bağlı Oğlaklı Köyü’nde 2016 yılında 11 yaşındaki E.Y., Veysi Yılmaz Zahir Yılmaz ve Nihat Yılmaz tarafından cinsel saldırıya maruz bırakıldı. Jinnews’in ortaya çıkardığı olay, geçtiğimi günlerde gazeteci Timur Soykan’ın açıklamalarıyla yeniden gündeme taşındı.

 

Buna göre, ertesi gün yaralı olarak bulunan E.Y., köylüler tarafından hastaneye kaldırıldı. Hastanedeki ilk ifadesinde cinsel saldırıya maruz bırakıldığını söyledi ancak zanlıların ismini vermedi.

 

Bir ay sonra savcılığa ifade veren E.Y., faillerin ismini verdi. Gözaltına alınan zanlılar Veysi Yılmaz, Zahir Yılmaz ve Nihat Yılmaz, “Çocuğun nitelikli cinsel istismarı”, “Cebir, tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçlarından tutuklanarak cezaevine gönderildi.

 

 

E.Y. intihar etti, annesi beyin kanaması geçirerek öldü

 

Mahkeme, Adli Tıp Kurumu’nun zanlıların DNA’ların tespit edilemediği yönündeki raporu gerekçe göstererek E.Y.’nin beyanları ve HTS kayıtlarına rağmen zanlıları 8 ay sonra adli kontrol şartıyla serbest bıraktı. Sanıkların serbest bırakılmasından 11 gün sonra E.Y. intihar etti. Annesi de bu süreçte beyin kanaması geçirerek vefat etti.

 

Karar duruşması 3 Kasım’da

 

Sanıklara ilk yargılamada 42’şer yıl hapis cezası verildi ancak tutuklama kararı çıkmadı. İstinaf mahkemesi davayı bozdu. Yeniden yapılan yargılamada 17 Temmuz’da görülen 9. celsede savcılık mütalaasını sundu. Sanıkların, “nitelikli cinsel istismar” ve “kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmak” suçlarından ayrı ayrı cezalandırılması talep edildi. Davanın karar duruşması ise 3 Kasım’da görülecek.

 

‘Sanıkların tahliyelerine itiraz dilekçemiz işleme konulmuyor’

 

Davanın avukatlarından Hakkâri Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Nükeyf Onursal, Artı Gerçek’e konuştu. Sanıkların, adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına itiraz ettiklerini ancak dilekçelerinin işleme konulmadığını belirten Onursal, “Bu karara itiraz ettiğimiz dilekçeyi verdik. Yüksekova Ağır Ceza Mahkemesi, Hakkari’ye göndermesi gerekiyorken bir gerekçe belirtmeden dilekçe UYAP’a bile işlenmiyor. Bu dilekçeyi hiç göndermemişiz gibi bir sonuç çıkarıyor ortaya.

 

Mahkeme heyeti, o dilekçeyi okursa belki tutuklama kararını yeniden çıkarır şeklinde bir beklentimiz vardı. Çünkü tutuklama gerekçelerinin neredeyse hepsi mevcuttu. Bu yönlü dilekçemiz, kayda alınmadı. Bu çok rastlanan bir durum değil. Reddedebilirlerdi ama ilerde bu dosya AHİM’e gittiğinde biz sanki hiç itiraz etmemişiz gibi bir sonucu da var bunun. Bu da iç hukuk yollarını tüketme konusunda da sorun doğurabilir” dedi.

 

‘Sanıkların kaçıp kaçmadığını bilmiyoruz’

 

Dosyada yer alan delillere dikkat çeken Onursal, şöyle devam etti:

 

“Bir önceki duruşmada tutuklama çıkar diye bekledik. Birçok avukat savunma yaptı ve orada şunu dedik: Bu dosyadan tutuklama çıkması için daha ne gerekiyor? Sanıkların yurt dışına kaçıp kaçmadıklarını bilmiyoruz. Her hafta imza atmaları gerekiyor zaten. Mahkemeye güveniyor olabilirler. 7 yıldır onları koruyan bir mahkeme var. Buna rağmen kaçma şüphesi her zaman mevcut. Şemdinli, İran ve Irak sınırında çünkü. Çocuğun beyanı, HTS kayıtları var.

 

Kayıtlara göre, gece 02.00’de çocuğun babasının numarasına farklı farklı numaralardan mesaj bırakıyorlar. ‘Bizi çaldır, seni farklı numaradan arayacağız’ diyorlar. Çocuk da bunları söylüyor. Normalde çocuğun beyanı tek başına yeter. Raporda da meni varlığı tespit edilmesine rağmen kadın DNA’sının erkek DNA’sını baskıladığı gerekçesiyle bunun tespit edilemediği belirtilmiş. Meni varlığı bile bir istismarı doğruluyor.”

 

‘Baba, oğluyla tehdit ediliyor’

 

Ailenin baskılara rağmen hukuk mücadelesini verdiğini dile getiren Onursal, E.Y.’nin babasının şikayetinden nasıl vazgeçtiğini ise şöyle anlattı:

 

“7 yıldır belki de her duruşma öncesinde köyde toplantılar yapılıp kararlar alınıyor. Hayvancılık yapan aileye, ‘Hayvanlarınızı burada barındıramazsınız’ diyorlar. Bu üç kişiyi destekleyen köylüler, aileye baskı uyguluyor. Babası, iki duruşma önce mahkeme salonunda ‘Kızımı kaybettim, eşimi kaybettim ama oğlumu kaybetmek istemiyorum’ dedi. Bunu Kürtçe söyledi ve bir öfke vardı. 7 yıldır mahkemeye geldiğini ve bir sonucun çıkmadığını söyledi. Ancak mahkeme bunları çevirmedi, sadece şikayetinden vazgeçtiği aktarıldı tutanağa. Başından beri tehditler vardı.

 

En son oğlu üzerinden tehdit ediliyor. Bir defasında dava hakkında çıkan haberleri sildirtmek istiyorlar ve bu yüzden aileyi tehdit ediyorlar. Aile, bunları bir risk olarak görebilir elbette. Ailesinin davanın devam etmesi yönünde iradesi var hatta davanın 7 yıldır devam etmesindeki nedenlerden biri bu. Hatta E.Y.’nin bu kişilerin isimlerini söylemesi de yine ailenin desteği ile olmuştu. E.Y., ilk beyanında isimleri söylememiş, bir sonraki beyanında söylemişti. Videoya da almışlardı ve bu E.Y.’de bir korkuya neden olmuştu. Buna rağmen aile bireyleri destek verdiler ve böylece kişilerin isimlerini söyledi.”

 

‘E.Y.’nin intihar etme sebebi sanıkların serbest bırakılması’

Onursal, E.Y.’yi intihara sürükleyen süreci de şöyle anlattı:

 

“DNA’ların tespit edilmemesi gerekçe gösterildi. Çocuğun beyanı veya HTS kayıtları dikkate alınmadı. Zaten tahliyeden 11 gün sonraki çocuğun intiharı da bu yüzdendi. Sanıklar tutukluyken aradan geçen 8 ayda çocuğun durumu iyiydi ve daha da iyiye gidiyordu. Ailesi, çocuğun yavaştan o süreci atlattığını söylüyordu. Çocuğun intihar etmesinin sebebi istismardan çok serbest bırakılmaları oldu aslında. Çünkü, intihar etmeden bir akşam önce köyde toplantı yapılıyor, sanıklar serbest bırakıldığında yemeğe davet ediliyor. Çocuk doğru söylemiyor falan diyorlar. Tahliyeyi beraat etmişler gibi duyuruyorlar. Aile tazminat ödeyecek sanıklara falan deniliyor. Tüm bunlar çocuğun gözü önünde yaşanıyor. Çocuk bunlardan bir gün sonra intihar ediyor.”

 

‘Beraat ettirilmelerinden endişeliyiz’

 

Artı Gerçek’e konuşan Hakkâri Baro Başkanı Ergün Canan da sanıkların tüm delillere ve savcılığın talebine rağmen tutuklanmamasının beraat ettirilecekleri endişesi yarattığını söyledi:

 

“3 Kasım tarihinde Yüksekova Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek dosyada karar çıkacak. Savcı mütalaasında ‘Nitelikli Cinsel İstismar’ ve ‘Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Bırakmak’ suçlarından ayrı ayrı ceza talep etti. Biz de 30 yıl gibi bir ceza verilebileceğini tahmin ediyoruz. Öte taraftan kişiler hakkında tutuklama kararının verilmemesi, karar duruşmasında beraat edilmeleri ihtimalini de doğurdu. Böylesi ciddi bir dosyada ve somut deliller olmasına rağmen, savcının ve bizlerin tutuklama talebine rağmen heyetin tutuklama kararı vermemesi, karar duruşmasında farklı bir sonuç çıkar endişesi yarattı bizlerde.“

 

‘Dosyadaki deliller değerlendirilsin’

 

İHD, ÖHD, insan hakları örgütleri, sivil toplum kuruluşları, kadın derneklerinin katılımıyla davayı takip ettiklerini belirten Canan, “Dosyadaki somut delillerin değerlendirilmesini bekliyoruz. Ali Tıp Kurumu’ndan gelen raporda kadın DNA’sı ile erkek DNA’sı karıştığı için tespit edilemedi deniyor. Tahliyede bundan dolayı gerçekleşti. 8 ay tutuklu kalan kişiler bu rapordan sonra serbest kaldılar. Bunun dışında HTS kayıtları var, tanık beyanları var. Çocuğun ve kuzeninin savcılığa verdiği beyanlar da var. Bunlar sonradan değişse de hukuken bu ilk beyanların bizim için önemi var” dedi.

 

AKP il başkanı Kaya’dan açıklama: ‘dosyaya 6 yıl sonra dahil oldum, başkan seçilince çekildim’

Sanıkların bir süre avukatlığını yapan AKP Hakkâri İl Başkanı Zeydin Kaya da avukatı Ömer Faruk Aşkan aracılığıyla açıklama yaptı. Kaya’nın olaydan 6 yıl sonra davaya müdahil olduğu, 1.5 yıl sanıkların avukatlığını yaptığı ve AKP İl Başkanı seçildikten sonra dosyadan çekildiği belirtildi. Dava avukatları da bu bilgiyi doğruladı. (artı gerçek)

 

Serhat News

 

Tepki Ver | Tepki verilmemiş
0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
Hakkari’de sistematik tecavüzle yaşanan trajedi: E.Y. intihar etti, annesi beyin kanaması geçirerek öldü

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

3 Yorum

  1. Avatar
    9 Eylül 2023, 23:52

    […] Hakkari’de sistematik tecavüzle yaşanan trajedi: E.Y. intihar etti, annesi beyin kanaması geçi… […]

    Cevapla
  2. Avatar
    6 Ekim 2023, 15:16

    […] İHD Hakkari Şubesi’nin raporunda, 10 ayda kentte 25 kişinin intihar girişiminde bulunduğuna işaret edilerek, söz konusu vakalarda tarikat ve cemaat etkisine vurgu yapıldı.  […]

    Cevapla
  3. Avatar
    2 Kasım 2023, 12:04

    […] 2016’da Esra Y.’ye tecavüzde bulunan ve intihara sürükleyen 3 failin yargılandığı duruşma yarın görülecek. Dosya […]

    Cevapla