İhraç Diyanet memuru S.: Hakkımda olumsuz ifade verenler FETÖ’den ihraç edildi

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

2017 yılında bir gece ansızın yayınlanan 695 sayılı KHK ile işten çıkarılan ve hâlâ işine iade edilmeyen DİVES üyesi, Diyanet Memuru S., ihraç edildikten sonra böbrek hastası oluyor. Sağlığı gittikçe kötüleşen ve şu anda diyaliz tedavisi gören S., bu süreçte yaşadıklarını Serhat News’e anlattı.

2017 yılında Resmî Gazete’de yayınlanan KHK’lerle Van’da çok sayıda kamu görevlisi ihraç edildi. İşlerinden ihraç edildiklerini cuma akşamı yayınlanan listelerle öğrenen ve hayatlarında birçok şeyin değiştiğini söyleyen kamu personelleri yıllar geçmesine rağmen hâlâ bin bir türlü zorlukla mücadele ediyor.

KHK’lerin yayınlanmasıyla ismini daha sık duymaya başladığımız ve KHK’ler de belirtilen işlemlere ilişkin süreci takip eden OHAL Komisyonunun verilerine göre, OHAL kapsamında yayımlanan KHK’ler ile 125.678’i kamu görevinden çıkarma olmak üzere toplam 131.922 tedbir işlemi gerçekleştirildi.

İnternet tarayıcılarında çıkan sonuçlara göre sadece birer veri ve sayı olan bu insanların küçük bir kısmı yapılan incelemeler sonucunda işlerine iade edilirken büyük bir çoğunluğu işlerine iade edilmedi.

İhraç sayısının yüksek olması sebebiyle görünmeyen onlarca kamu personelinden birkaçı olan KESK’e bağlı Diyanet ve Vakıf Emekçileri Sendikası (DİVES) üyeleri, sadece ihraç sayısının yüksek olmasından değil FETÖ ihraçlarının daha görünür olmasından da geri planda kalıyor.

Toplamda 805 üyesi olan DİVES’ten Türkiye genelinde 17 kişi ihraç ediliyor. Fakat ihraçlardan sonra sendikadan istifaların ardı arkası kesilmiyor. Böylelikle sendikanın toplamda 18 üyesi kalıyor. İhraç edilenler arasında sendikadan istifa edenler işlerine tekrar iade ediliyor.

Değişen hayatlar

Aileleri ile birlikte düşünüldüğünde bir milyonu bulan KHK mağdurlarından sadece biri olan DİVES üyesi S., 695 sayılı KHK ile bir cuma gecesi işinden ihraç edildiğini öğreniyor. 2007 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı’nda göreve başlayan ve 2017 yılında ihraç edilen S.’nin hayatında o günden sonra çok şey değişiyor.

Van’da yaşayan S., ihraçtan öncesini anlatırken; kurumda, büyük sıkıntılar olmasa da zaman zaman sıkıntı yaşadığını söylüyor. Kendisinden sonra kurumdan çok sayıda FETÖ’den ihracın yaşandığını ve bu süreçte ihraç edilenlerin aksine onların yanında olmaya çalıştığını aktaran S., bu durum karşısında iş arkadaşlarının mahcup olduğunu belirtiyor.

Önce suçladılar, sonra aklamaya çalıştılar

Bu süreçteki duygularını ise şu sözlerle aktarıyor S.: “En nihayetinde insanız. Kim zorda kalırsa ona yardım elimizi uzatıyoruz. İçinde bulunduğumuz durumu düşünmeden hareket ediyoruz. Olumsuz bir eşitlenme hâli de diyebiliriz buna. Arkadaşlarımın hepsi ihraç edildiğinde ben işe devam ediyordum. Ama bundan biraz huzursuzluk duyuyordum. Niye bana kimse dokunmuyor diye düşünürken en son ben de ihraç edildim.”

Van’da sendikalı 4 üyenin de sendikadan istifa etmedikleri için henüz göreve iade edilmediklerini belirten S., mahkeme sürecini anlatırken kurumda kendisi için olumsuz ifade verenlerin FETÖ’den ihraç edilmesi üzerine gelip ifadelerini değiştirdiklerini fakat dikkate alınmadığını ekliyor ve şunları kaydediyor: “Mahkeme kovuşturmaya yer olmadığına hüküm verdi. OHAL Komisyon kararı vardı. Ona başvuru da bulundum. PKK ile irtibat iltisaklı olduğum gerekçesiyle iadeye ret kararı verildi. Ondan sonra mahkeme süreci başladı. Gözle görülür hiçbir şey yoktu. Tanık ifadeleri vardı. Tanıklar ise o kurumdaki imamlardı. Hatta biri bizim sendika üyesiydi, o istifa etti. Sanırım daha sonra vicdanlarına yenilip gelip itiraf ettiler: mahkemede bizim için söylediklerinin yanlış olduğunu, bunu kurumun baskısıyla yaptıklarını, müfettişlerin yönlendirmesiyle bu ifadeleri verdiklerini belirttiler. İfadelerini değiştirdiler, fakat o ifadeler işleme alınmadı.”

‘Listeler hazırdı’

“Listeler önceden hazırlanmıştı. Gitme sıramız belliydi,” diyen S., bulunduğu kurumdaki müftüyle arasının bozuk olmadığını ve onun da daha sonra FETÖ’den ihraç edildiğini fakat il müftüsü tarafından mobbinge maruz kaldıklarını ifade ediyor.

Bu süreçte ailesinin de bu durumdan olumsuz etkilendiğini aktaran S., sadece mesleği ile ilgili değil aynı zamanda hem ailesiyle ilgili hem de sağlığı ile ilgili ciddi sınavlardan geçiyor.

Böylesi bir kuruluştan ihraç edilmenin arkasında yatan nedenin “yanlış yapmak” olduğu toplum tarafından da sabit kabul edilen doğrulardan biri. Toplum, S.’ye de bunları dayatıyor ve ihraç olduktan sonra Van’dan ayrılmak zorunda kalıyor. İstanbul’da bir emlakçının yanında bir süre çalışıyor, fakat orada da tutunamıyor.

‘Hep yalnızdım’

İstanbul’a gidişini ve yeniden Van’a dönüşünü, içinde bulunduğu ruhsal durumu ise şu sözlerle anlatıyor S.: “Ailemle aramda kopukluklar yaşandı. Tekrar döndüm. Ama bu kez de hastalandım. Bu süreçte aile desteği çok önemliydi. Bazı arkadaşların gördüğü desteği ben tam olarak görebildim diyemem. İnsan yalnız kalınca kendini kötü hissediyor. Ben de ne yazık ki hep yalnızdım.”

İhraç olduktan sonra sağlığı da giderek kötüleşiyor S.’nin, böbrekleri etkileniyor ve diyaliz tedavisi görmeye başlıyor. Hâlâ diyaliz tedavisi devam eden S.’nin böyle bir durumda çalışması da giderek zorlaşıyor. Ağır işler yapamayınca da mülteci danışmanlığı veren ulusal bir vakfın Van şubesinde tercümanlığa başlıyor.

Örgütlü olmaktan vazgeçmiyorlar

Tercümanlık yaptığı dönemde çok sayıda mültecinin travmalarına şahitlik etmekte S.’yi oldukça olumsuz etkiliyor. Fakat sağlığı çalışma imkânı vermeyince oradan da ayrılıyor. Hâlâ örgütlü mücadelenin önemli olduğunu düşünen S., ne sendikadan istifa ediyor ne de mücadeleden geri duruyor. Öyle ki sayıları az olmasına rağmen sendikanın kongrelerini yapıyorlar.

S., bir çocuk babası ve ihraçtan sonra çocuğuyla kopan bağlarını onarmaya çalışıyor. Bunca yaşadığı olumsuzluğa rağmen gözündeki ışığı ve direnme azmini görmek mümkün.

S., devam ediyor anlatmaya: “İhraç edildikten sonra kansere yakalanan çok arkadaşımız oldu. Maddi imkânsızlıklarla çok boğuştuk. Direnenler, biat etmeyenler çok zorlandı. Sendika avukat desteği sağlıyordu. Sendikanın Van Şubeler Platformu hâlâ sigortamı yatırıyor. Çok destek oldular. İstanbul’a hastaneye gittiğimde de çok yardımları dokundu.”

‘İşe iade edilmek istiyorum, suçsuzum’

OHAL Komisyonu ve İstinaf Mahkemesindeki hukuki sürecin tükenmesinin ardından İstinaf Mahkemesine başvuruyor S. ve şunları aktarıyor: “Hiçbir suçum olmamasına rağmen hâlâ işime iade edilmedim. Buradaki soruşturmada, kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi. Ama artık devreye kurum kanaati giriyor. Birçok arkadaşımızın da böyle, beraat etmişler dosyadan; kovuşturmaya yer olmadığına hüküm verilmiş, ama hâlâ işe iade edilmemişler. Dolayısıyla biz de sendika olarak karşı dava açmış durumdayız. Bu süreçte güçlü durmaya çalışıyoruz. Direnmeye çalışıyoruz. İşe iade edilsem bile bir daha aynı kurumda çalışmayı istemem. Naklimin gerçekleşmesini isterim. Tabii zaman neyi gösterecek göreceğiz.”

Adalet herkes için ihtiyaç

S., son olarak adalete herkesin ihtiyaç duyacağını belirtiyor ve şunları söylüyor: “Türkiye’yi yönetenlerin, bir gün onlara da adaletin lazım olacağını düşünmelerini istiyorum. Empati kurmalarını istiyorum. Bu adaletsizliğe son vermelerini istiyorum. Bu acıları çeken yüz binler var. Ailelerini de eklediğimiz zaman milyonları buluyor. Çok sıkıntı çeken arkadaşlarımız var. Öldükten sonra iade olanlar bile oldu. Bu adaletsizliğe son vermelerini; barış ve kardeşlik içinde yaşayacağımız bir zemin inşa etmelerini istiyorum.”

Serhat News

Tepki Ver | Tepki verilmemiş
0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
İhraç Diyanet memuru S.: Hakkımda olumsuz ifade verenler FETÖ’den ihraç edildi

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir