Kayıplar Türkiye’nin kanayan yarası: Geçmişiyle yüzleşmeli!

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yıllardır kayıplarının akıbetini sormak için mücadele elen Cumartesi Annelerinin eylemlerinin engellenmesi ve İHD Van Şubesi’nin de destek amaçlı yapmak istediği açıklamaların engellenmesine ilişkin konuşan İnsan Hakları Savunucusu Av. Orhan Kemal Cengiz, “Hak ihlallerinin üzerini örtmenin hiçbir ülkeye faydası yok” dedi.

 

Bu

Yakınlarının akıbetlerini soran ve faillerin yargılanmasını isteyen Cumartesi Anneleri 1995’ten bu yana oturma eylemleri ile adalet talebinde bulunuyor. En son 25 Ağustos 2018’de dönemin içişleri bakanı Süleyman Soylu’nun hedef göstermesi ile Beyoğlu Kaymakamlığının yasakladığı Galatasaray Meydanı’ndaki oturma eylemleri ailelerin meydana yürüyüşü ve devamında engelleme ve gözaltılar ile sürüyor. Bugünde Galatasaray Meydanı’na yürümek isteyen Cumartesi İnsanları Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) ihlal kararına rağmen 28’inci defa gözaltıyla karşılaştı.

Van’da ise İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) yeni yönetimi Cumartesi Annelerine destek eylemlerine başladığını 9 hafta önce ilan etse de Van Valiliği hafta sonları ilan ettiği iki günlük eylem ve etkinlik yasağı ile destek açıklamaları engelleniyor.

Van’da Tahir Elçi Vakfın davetlisi olarak gelen İnsan Hakları Savunucusu, Yazar Avukat Orhan Kemal Cengiz, yasaklanan Cumartesi eylemlerine dair Serhat News’e konuştu.

‘Keyfi bir müdahale’

Hukukta bir özgürlüğün kısıtlanmasından söz edildiği zaman mutlaka yasal bir dayanağın olması gerektiğini ifade eden Cengiz, “Tüzükle, yönetmelikle bir amirin emriyle, özgürlüğü kısıtlayamazlar. Bir toplantı gösteri yürüyüşünü nasıl engelleyebileceğinizin de tanımları var, sınırları var. Cumartesi anneleri şiddet mi göstermiş, ana araç trafiğini mi kapatmış ya da yoldan geçen bir gruba mı saldırmış hayır. Bir toplantı gösteri yürüyüşüne müdahale edebileceğiniz hiçbir şey şahsen ben göremiyorum. Dolayısıyla fevkalade keyfi bir müdahale olduğu kanaatindeyim” dedi.

‘Cumartesi Annelerinin talepleri çok doğal bir hak’

Cumartesi Annelerinin ne için eylem yaptığının kendileri için çok önemli olduğunu vurgulayan Cengiz, Türkiye’nin kanayan bir yarası olduğunu belirtti. Cengiz, Türkiye’nin kanayan yaralarından birinin de failli meçhuller olduğunu belirterek, Cumartesi Annelerinin taleplerinin ne olduğu ve eylemleri karşısında nelere maruz kaldıklarını şu sözlerle açıkladı:

“Geride kalanlar üzerinde çok ağır duygular nedeniyle faili meçhullerin bir ülkede olabilecek en ağır insan hakları ihlalleri başta geliyor. Sonuçta bir yakınınız öldüğünde belirli bir sürede yas tutarsınız. Ondan sonra normal hayatınıza dönebilirsiniz. Ama faili meçhul annelerin en çok dile getirdikleri şeylerden bir tanesi de ‘ya canlı ulaşalım ya da ölü mezarı olsun’ oluyor. Bu nedenle talepleri çok doğal bir haktır.”

‘Türkiye’de özgürlük konusunda ciddi bir geriye gidiş var’

Yapılan engelleme ve gözaltılarla insanların ifade ve hürriyet hakkının engellemiş olduğunu belirten Cengiz, “Çok ağır bir hak ihlalinin dile getirilmesini engellemiş oluyorsunuz. Türkiye’nin kanayan bir yarası olduğunun anlatılmaması, konuşulmaması, Türkiye’nin geçmişi ile yüzleşmemesi için fevkalade bir keyfi müdahale yapıldığı kanaatindeyim. Türkiye’de özgürlük konusunda ciddi bir geriye gidiş var. İfade özgürlüğünü serbest tartışma anlamında ciddi sorunlar başladı. Bir ara Türkiye Avrupa Birliği’ne yanaşırken bu ifade özgürlüğü, toplantı gösteri yürüyüşleri hakları genişlemişti. Sonra yavaş bunun daraldığına tanık oluyoruz. Aynı anlamda toplumsal taleplerin yerine getirilmesi, toplumsal sorunların dile getirilmesi, insan hakları konusunun dile getirilmesini baskıyla karşılayan bir zihniyetin ön plana çıktığını görüyoruz” dedi.

Hak ihlallerinin üzerini örtmenin hiçbir ülkeye faydası olmadığını dile getiren Cengiz son olarak şu çağrıları yaptı:

“Bir ülkede ihlaller meydana geliyorsa o ülkenin demokratik sistemini, hukuk sistemini, insan hakları düzeyini ilerletebilmesi ve bunları açıkça ifade edilmesi gerekir. Cumartesi Annelerine toplumun sahip çıkması gerekir. Çünkü onların içi yanıyor. Kişisel olarak baktığımızda yakınlarını kaybetmişler ama bunların konuşulamaması Türkiye’deki demokratik sistem üzerinde korkunç erozyon etkisi yaratan bir durumdur. İfade özgürlüğünü geriletiyorsunuz, demokratik hakları, hak arama hürriyetini engelliyorsunuz. Yine faili meçhullerin konuşulmamasını engelleyerek yaşama hakkını ilerletilmesini engelliyorsunuz. Dolayısıyla birçok hakka aynı anda müdahale etmiş oluyorsunuz. Toplum buna karşı çıkmalı, barolar hukuk açısından, insan hakları açısından bunları daha fazla dile getirmelidir.”

Serhat News

Tepki Ver | Tepki verilmemiş
0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
Kayıplar Türkiye’nin kanayan yarası: Geçmişiyle yüzleşmeli!

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir