Seçimlere doğru giderken: Cumhurbaşkanı kampanya yasakları dışında!

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Seçimlere çok az bir süre kalırken bu süreçleri yakından gözlemleyen Bağımsız Seçim Platformu’ndan Nejat Taştan, son yapılan değişiklikle cumhurbaşkanının kampanya yasakları dışında tutulduğuna dikkat çekerek, “Bu kişi cumhurbaşkanı, dolayısıyla devletin olanaklarını kullanarak bir ilden bir ile gidecek, protokoller oluşacak ve kampanya çalışmasını yürütebilecek. Tablo bu. Bunu iyileştirmeye yönelik ne hükümette ne de muhalefette bir irade yok aslında,” diyor.

Siyasi partiler, Türkiye’de, 2023 yılının Haziran ayında yapılacak olan seçimlerin hazırlıklarına başladı. Bir yıldan az bir sürenin kaldığı seçimlerde yaşanabilecek birtakım ihlallere ilişkin, seçimleri 2011’den beri izleyen Bağımsız Seçim Platformu’ndan Nejat Taştan, seçim yasalarının içermesi gereken asgari, uluslararası standartların olduğunu vurguluyor.

Seçim yasasında yapılan bazı değişiklikler ise şöyle:

 *Seçim barajı yüzde 7 olacak.

*Seçime girme yeterliliğinde mecliste grup olma şartı kaldırılacak. Ancak partilerin seçimden 6 ay önce en az 41 ilde örgütlenmeyi tamamlamaları gerekecek.

 *İl ve ilçe seçim kurulu başkan ve üyeleri, birinci sınıfa ayrılmış hakimler arasından kurayla belirlenecek.

 *Sandık kurulu üyeliğine başka bir parti üyesi gösterilemeyecek.

 *Seçimlere kısa bir süre kala seçmen kütüklerinin yerlerinin değiştirilmesi mümkün olmayacak. Bunun için de seçmenin son bir yıl içerisinde sürekli olarak bulunduğu adres dikkate alınacak. Tayin ve atama gibi zorunlu haller istisna tutulacak. Bu maddeyle, özellikle muhtarlık seçimlerinde tartışma konusu olan seçmen kütüklerinin değiştirilmesinin önüne geçilmesi planlanıyor.

Seçimlere doğru giderken: Cumhurbaşkanı kampanya yasakları dışında! - seçim

Bağımsız Seçim Platformu’ndan Nejat Taştan ile dezavantajlı grupların; oy hakkını, nasıl oy kullandıklarını, seçimlerde maruz kaldıkları hak ihlallerini konuştuk.

‘Türkiye’deki seçim mevzuatı, insan hakları standartlarını karşılamıyor’

Taştan, seçim yasalarının içermesi gereken asgari, uluslararası standartların olduğunu ve o standartların, herkesin ülke yönetimine aynı fırsatlarla katılmasını gerektirdiğini söylüyor. Türkiye’deki seçim mevzuatının, eskiden beri bu bakımdan insan hakları standartlarını karşılamadığını belirten Taştan, “Neden karşılamıyor; seçim mevzuatına baktığımızda, okuma yazma bilmeyen, Türkçe bilmeyen insanlar, engelli insanlar, yaşlılar seçim merkezlerine erişim ya da seçmen kütüklerine erişim bakımından dezavantajlı grupta,” diyor.

Taştan, sığınma evlerine yansıyan seçim sürecine dikkat çekerek, seçim mevzuatının sığınma evine konulan, orada yaşayan kadınların oy kullanmasını sağlamak için hiçbir ek önlem içermediğinin altını çiziyor. “Türkiye’de evsiz insanlar var. Aynı kentte yaşıyorsunuz, sizin bir eviniz var, ama onlar, köprü altında yaşamak zorunda kalıyorlar. Dolayısıyla aynı kentte yaşadığınız halde siz, o kentin belediye meclisini, belediye başkanını seçerken hakkınızı kullanıyorsunuz, ama o kullanamıyor,” diye kaydediyor.

‘YSK: Kürtçe yaparsak farklı dillerde de yapmamız lazım’

Uluslararası standartların, devletlere önermelerde bulunduğunu ifade eden Taştan, “Mesela, evsizler için başka bir sistem geliştirin diyor, adrese dayalı nüfus kayıt sistemi için. Anadili farklı olanlar için seçmen eğitimini o dillerde yapın diyor. O dillerde siyasi partilerin ya da adayların propaganda yapmasına izin verin diyor. Bunlar Türkiye’de maalesef yok,” diye ekliyor.

Seçimlere doğru giderken: Cumhurbaşkanı kampanya yasakları dışında! - Nejat Taştan
Nejat Taştan

Anadilde propagandanın, 2010 referandumundan sonra geldiğini, ama Kürtçe dışındaki dillerde ne kadar etkili yapıldığını bilmediklerini kaydeden Taştan, “Arapça seçim propagandası yapan bir parti görmedim. Ufak tefek ilçelerde, belki köylerde yapılıyor. Burada Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) açık bir sorumluluğu var,” diyerek bunu örneklendiriyor: “2015 yılında, anadili farklı olan, İstanbul’da yaşayan iki kadın bize başvuruda bulundu. Biz, YSK’ya başvuru yaptık. YSK, bu standardı bilmesine rağmen, ki başvurumuzun ekinde de var, ‘medeni siyasal haklar komitesi bunu söylüyor size’ diye. Cevap yazdılar, ‘Kürtçe yaparsak farklı dillerde de yapmamız lazım’ şeklinde.”

‘Seçmenin iradesi sandığa yansımıyor’

Taştan, YSK’nın ne yapması gerektiğini aslında bildiğini, ama bu hakkı tanımadığını söylüyor. Ve bunun seçim sonucunu etkilediğini de ekliyor. “Üç kişi, beş kişi, yüz bin kişi olması önemli değil. Bir kişiyi bile dışarıda bırakıyorsanız bir ihlal oluyor. Öteden beri Türkiye seçim sonuçlarına bakın, okuma yazma bilmeyenlerin çoğunlukta olduğu illerde, geçersiz oy sayısı fazla olur. Dolayısıyla seçmenin iradesi sandığa yansımamış oluyor,” ifadelerini kullanıyor.

Taştan, “Engelli insanlar geliyor, üçüncü katta bir sandık vermişler, kadın kucaklanıyor, sedyelerde taşınıyor vs. oy kullansın diye. Diyor ki, gelsin bana kayıt olsun, ben onun engelli olduğunu bileyim ve alt katta bir sandık vereyim,” diyerek devam ediyor: “Ama biz YSK’ya soru soruyoruz, diyoruz ki, okulları neye göre belirliyorsunuz? Kriteriniz nedir? Van’da beş okulda oy kullanılıyor diyelim, on okulda kullanılmıyor, bu beş okulu neye göre seçtiniz? Erişilebilirlik kriterine bakmıyor. Orada sadece engelli insanlar değil, yaşlı insanlar, kucağında çocuğuyla oy kullanmaya gelmek zorunda kalan kadınlar var. Küçük çocuğu var bırakamıyor. Gidip oyunu kullanmak istiyor. Bu yüzden herkes için zor. Dolayısıyla bu erişilebilirlik kriterlerinin uygulanması gerekiyor.”

‘Raporumuz, İdare Mahkemesi’ne delil olarak sunuldu’

2011 Haziran seçimlerinde, ilk gözlemi yaptıklarını ifade eden Taştan, seçim üzerine bir rapor hazırladıklarını söylüyor. İzmir’de gözlemcilik yapan bir arkadaşlarının, tekerlekli sandalye kullandığı için sandığına erişemeyen bir seçmenle karşılaştığını ve ona haklarını söylediğini aktarıyor. Bu vatandaşın dava açtığını ve İdare Mahkemesi’nin, YSK’yı tazminat ödemeye mahkûm ettiğini söylüyor. “Bizim raporu, İdare Mahkemesi’ne delil diye sundular. Şunu söylemek istiyorum, bir mahkeme karar veriyor. Diyor ki, ‘yaptığın ihlal’dönüp bakmıyor bile. 2011’den beri hâlâ bakmıyor. Tazminata mahkûm edilmiş, bir daha edilmeyeyim bari diye bakar, ama yok,” diyor Taştan.

Türkiye’de seçim kararı alınmasından itibaren, temsilde adaletin, herkesin seçme ve seçilme hakkına erişiminin, şeffaflığın sağlanmasının ve seçim mevzuatında hiçbir ilerlemenin olmadığını söylüyor. “Aksine, uluslararası standart, şeffaflık ilkesine uymayı ve kampanyada devlet olanaklarının kullanılmamasını istiyor. Son yapılan değişiklikle cumhurbaşkanı kampanya yasakları dışında tutuldu. Bu, şu demektir; Ak Parti Genel Başkanı, seçim kampanyası yasaklarına tabi değildir. Bu kişi cumhurbaşkanı, dolayısıyla devletin olanaklarını kullanarak bir ilden bir ile gidecek, protokoller oluşacak ve kampanya çalışmasını yürütebilecek. Tablo bu. Bunu iyileştirmeye yönelik ne hükümette ne de muhalefette bir irade yok aslında,” diye ifade ediyor.

Serhat News

Tepki Ver | Tepki verilmemiş
0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
Seçimlere doğru giderken: Cumhurbaşkanı kampanya yasakları dışında!

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir