Oktay Candemir yazdı: 19 Mayıs kutlu olsun (!)

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala


19 Mayıs Bayramı denilince özellikle biz 80-90 kuşağının hafızalarında çok olumlu çağrışımlar yapmıyor.


Okul yıllarında bize giydirdikleri kırmızı şort, beyaz tişört eşliğinde prova adı altında bir ay süren askeri eğitimler.


Sağa dön, … Uygun adım marş!


100 yıldır ne sağımız belli, ne solumuz, o yüzden uygun adım marş yürüyoruz, ama nereye! Sanırım tam da böyle olmamızı istediler. Daha fazla sağ ve onun içine karışmış biraz sol. Osmanlı’nın mehteran marşı da iki ileri bir geri yaptığı için sorun yok.

Sağa/sola/geriye bir şekilde ilerliyoruz işte. Ama ileriye değil, hep geriye gidiyoruz.
Ne törenlerdi ama… “Günün anlam ve önemini belirten konuşmalarını yapmaları üzere Sayın bilmem kimi kürsüye davet ediyoruz”///3 Nisan, 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 29 Ekim… Biz orada pert, bizim buralarda da hava soğuk olduğu için çekilmez bir hal alırdı.


19 Mayıs’ta kırmızı şortlarla toprağın üzerine diz çöker, dizlerimiz acıya acıya bitsin diye beklerdik.


‘Sönmeden yurdumun üstünde’ diye başlar ‘Dağ başını duman almış/Gümüş Dere durmaz akar’ marşıyla ayaklarımızı yere vura vura geri dönerdik. Bizim coğrafyamız da nereye baksan, dağ var. Hepsinin başında da duman tüter zaten.


Adam zeki işte, 23 Nisan’da çocuklara, 30 Ağustos’ta askerlere falan bir bayram verince demiş Gençlerin gönlü kalmasın onlara da bir bayram vermiş. Bunu da resmi ideolojiye göre Samsun’a çıktığı gün olan 19 Mayıs olarak hediye etmiş. Hatta bazıları Samsun’a ayakbastı derler. Önce sol ayağı ile yoksa sağ ayağı ile bastığı hala tartışma konusudur ve Yalçın Küçük dahi bunu bilmemektedir.

Kemalizm’in ideolojik tahakkümü birkaç kuşağı böylesi törenlerde harcadı. Neyse ki Kemalistlerin ve İslamistlerin kavgasında arada kaynadı gitti bu işler. Şimdi de siyasal İslamcılar kendi ideolojik hegemonyasını yaratıyor, 15 Temmuzlar falan… İdeolojik ve otokrat yönetimlerde bu tür bayramlar büyük önem teşkil eder. Ayakta kalmaları için yılda birkaç defa bu tür ayinlerle hem güncellenirler, hem de konuyu sıcak tutarlar. Gramsci milli bayramları hegemonyanın yeniden üretilmesi olarak değerlendirir.


Burada özne asla yurttaş değildir. ideolojik tazyik altında söylenecek hegemonik söylemlerin yeniden ilanıdır.
20 yüzyılın başında tarım toplumu olan K.Kore’de daha çok O zamanlar ay takvimi kullanırlardı. Ay takvimine göre 15 Ocak’ta Büyük Dolunay bayramı kutlanır. Bu günde ogokbap isimli beş tahıllı pilavla beraber sebzeler yenilmektedir. Genelde tüm bayramlar bu minvaldeyken son yıllarda otoriter rejimin inşasıyla orda milli bayram adıyla birçok etkinlik düzenleniyor. Kurtuluş Özgürlük Günü, Anayasa Günü… Çok iyi bir anayasaları varmış gibi, üstüne her yılda bunu kutluyorlar. Kuzey Kore Lideri Kim Jong-un, bu tür törenlerde dünyaya tehdit mesajları yollar, büyük askeri törenler düzenler. Ama pek takan da olmaz. K.Kore’ye ‘Delidir ne yapsa yeridir’ muamelesi yapıyorlar.

Çin’de ‘Ölüler bayramı’ var mesela… Milli bayram olarak kutlanır. Mezarlıklara toplanan Çin’liler, inanışlarına göre, ölüler öbür dünyada aç ve parasız kalmasın diye mezarlara yiyecek ve içecek bırakıyor, kâğıt para ve tütsü yakıyor. ‘Xêr’ işi diyorlar ya bizde, o işte. Bizde ki mezarlıklarda gofret, şeker dağıtmanın herhalde başka bir tezahürü oluyor. Tabi onlar bize göre işi çok abartmışlar, bu bayram nedeniyle ülkede üç günlük resmi tatil ilan ediliyor. Bizde öyle bir tatil olsa, mezarlıktan çıkmayız.


Tabi Çin’de milli bayramların hepsi bu masumiyetle yapılmıyor. Onlarında militarist bayramları hayli fazladır.


Neyse; bayram işinin evrensel boyutlarını bırakalım da domestik bakalım. Bize her gün bayram zaten, milli ya da gayrı millî onlarca bayramımız var. Ülkemiz bir tımarhane olduğu için ‘Deliye her gün bayram’ diyerek yılın birçok gününü bayram ilan etmişler ki, kendimize meşgale olalım diye.


Aziz Nesin’in bayram kartları hikâyesi ile bitirelim:


Bir devlet dairesinde görevli Aziz Nesin’in sabaha kadar bayram kartı yazması gerekmektedir ve bir süre sonra yorulmaya başlayınca işler karışık:
“Sizin ve eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, sıhhatli ve başarılı günler niyaz ederim.”
“Niyaz ederim başarılı günler, sizinle eşinizin bayramını kutlarken.”


“Kutlarken eşinizin bayramını saygıyla, sıhhatli günler diler, Niyazi ile beraber ederim.”
“Niyazi ile birlikte sizin ve eşinizin bayramını kutlarken ayrıca sıhhatle ederim.”
“Önce bayramınızı eder, sonra eşinizle Niyazi’ye başarılı günler dilerim.”

Serhat News

Tepki Ver | Tepki verilmemiş
0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
Oktay Candemir yazdı: 19 Mayıs kutlu olsun (!)

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir