Oktay Candemir Gevaşlı Sebahattin Kurt’u yazdı

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

1970’lerin başında Gevaş’ta öğretmenlik yapan şair Gülten Akın’ın mısralarında geçer Gevaşlı Sebahattin Kurt…  Akın 20 yaşında yaşamdan koparılan Kurt’u şu cümleleriyle anıyor: “Van denizinde, Gevaş’ta / Adı Sebo, biraz dalgın / Halkını sevmekten önyazgılı / Alıp başını gittiğini duyuyorum Tokad’a.”

1970’lerin başı… 12 Mart muhtırası olmuş Türkiye Cumhuriyeti Devleti her yerde devrimci avına çıkmıştı. Deniz Gezmişler’i idam etmeye hazırlanan devlet, dağ-taş demeden Mahir Çayan’ları arıyordu.

Türkiye böyle bir siyasal ve toplumsal krizden geçerken Gevaşlı Sebahattin Kurt ise Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesinde okumaya gider ve devrimci mücadelenin geldiği aşama onu da etkiler.  Ama Sebahattin Kurt’u asıl etkileyen dönüm noktası Lise öğretmeni Gülten Akın’dır. O esnada Van Gevaş’ta öğretmenlik yapan şair Gülten Akın Sebahattin Kurt’u çok sever. Van Gölü’nü izlerken uzun uzun sohbet ederler.

Ancak daha ikinci sınıfta ailesi Sebahattin’den uzun süre haber alamaz. Telaşa kapılan Salih ve Saim Kurt çifti ulaşabildikleri her yere ulaşırlar ama sonuç hep olumsuzdur.

Sonra bir gün, TRT radyosundan şöyle bir haber geçer: “Tokat’ın Niksar ilçesinin Kızıldere köyünde bir evde saklandıkları tespit edilen şakiler; Mahir Çayan, Cihan Alptekin, Hüdai Arıkan, Ömer Ayna, Nihat Yılmaz, Ertan Saruhan, Ahmet Atasoy, Sinan Kazım Özüdoğru, Saffet Alp ve Sebahattin Kurt ölü olarak ele geçirilmiştir.”

Haberde ismi son olarak okunan öğrenci Gevaşlı Sebahattin Kurt’tur.

Aile inanmak istemez önce, “Bu Sebahattin olamaz. Sebahattin’in ne işi olur orada” diye düşünür. Ya da bu acı gerçekle yüzleşmek istemezler ama birkaç gün sonra aileye haber verilip, ‘gelip çocuklarını morgdan almaları, aksi halde gömüleceği’ söylenir. Ailesi imkânsızlıklardan dolayı hemen gidemez tabi, ikinci bir telgraf gelir: ‘Sebahattin Kurt Tokat Niksar Şavşat Mezarlığı’nda 52 No’lu mezara gömüldü.’

Ama aile kandırılmıştır, söz konusu mezarlığa gittiklerinde öyle bir mezarın olmadığını görürler. Muhatap bile bulamazlar. Aile, tüm aramalarına rağmen Sebahattin’in nereye gömüldüğünü öğrenemez. Annesi Saime önce kör olur, Sebahattin’in acısına daha fazla dayanamaz ve kısa sürede ölür; çok geçmez baba da hayata veda eder.

Sebahattin’in ölümü resmi kayıtlara şöyle geçer: “Yapılan teşhiste alnından ve göğüs hizasından ateşle silahla vurularak öldürüldüğü tespit edilen şahsın Van-Gevaş doğumlu 20 yaşındaki Sebahattin Kurt olduğu anlaşılmıştır.”

Adı, 1970’lerin başında Gevaş’ta öğretmenlik yapan şair Gülten Akın’ın mısralarında geçer sadece: Van denizinde, Gevaş’ta/ Adı Sebo, biraz dalgın/Halkını sevmekten önyazgılı/ Alıp başını gittiğini duyuyorum Tokad’a/

Direngen bir kişilikti

O dönemleri hatırlayan Gevaşlı Cevdet Altındağ, Sebahattin Kurt’u şu sözlerle anlattı: “Ona sıhhiyeci Salih’in oğlu derlerdi. Nesil olarak bizden büyüktür. Ailesini yakından tanırım. Bütün Gevaş Sebahattin’i direngen bir kişilik olarak tanırdı, asla boyun eğmezdi. Çocukluğundan itibaren böyleydi. Van Gölüne girmesini engelleyenlerle kavga eder, dayak yer ama yine de Van Gölüne girmeyi başarırdı. Dayak yese dahi, kavgaya girecek kadar cesurdu.  Katliamdan sonra ailesi Gevaş’tan ayrıldı. Cenazesinin getirilmediğini biliyorum. Gevaş’a getirilmedi.”

‘Tüm mahallenin yardımına koşardı’

Yine Gevaş’ta yaşayan ve Kurt’un gençliğinde Hişet mahallesinde ona komşuluk eden Necmiye ise Kurt ile ilgili şunları söyledi: “Sürekli kitap okurken görürdüm, hatırladığım kadarıyla kısa boyluydu. Cesaretliydi, mahallede ne sorun olursa duyarlı yaklaşır ve insanlara yardım etmeye çalışırdı. Herkes onu çok seviyordu, sonra Ankara’ya okumaya gitti ve bir daha göremedik.”

Serhat News

Tepki Ver | Tepki verilmemiş
0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
Oktay Candemir Gevaşlı Sebahattin Kurt’u yazdı

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir